Zemheri kararsızlığında tutarken
Ilıman yalnızlık nöbetlerini
Cırcırlara müsavi geceleri dinliyor
Kendimden geçiyorum
Denizi bir yunan adasında
Kara çarşafını
Asınca vestiyerine
Uzun uzun baktı
Altında kalan
Kırmızı jartiyerine
Hangisiyim diye...
Kendimi bildiğim gün;
Aklımı bir fıçıya doldurup
mahsenime kaldırmış,
Sonra da aklım olduğunu unutup,
şarap niyetine içmişim.
Bende safi yürek kalmış,
Hareketsiz bir nokta yakala gözlerinle.
Odakla, yapıştır bakışlarını.
Öylece saatlerce kal.
Yoktan var ettiğin noktanın
Sana doğru koştuğunu,
Sanacaksın.
Uçsuz bucaksız bir mavilikte
ve ufacık bir karartı bile denemeyecek mekanımda
sallantıların en şiddetlisiyle alaboraya müsait bir akibetin kollarına düşmeme adına
kanayan parmak uçlarımdaki kırılan tırnaklarımla
tutunmaya çalışmaktayım belli belirsiz çıkıntılara.....
Hülyalı şarkılar geçme kemancı
Bu gece hülyadan geçmeye geldim
Ey saki; var ise hicran şarabı
Hülyasız kadehten içmeye geldim
Bir lahza adımı anmadı bile
Nereden gelmişse, kim yazmışsa
Adına şair demişlerdi.
Bir müddet o da öyle zannetti kendini
Nereden bilecekti
Yazdıklarının beş kuruş bile etmediğini
Ey sevgili…
Azgın sarılganlığıyla,içimi sımsıkı kavrayan sarmaşığın, aşığın takatini kesmesi,
İçimde ki yanardağa, kifayet edemese de,nisbi bir ferahlık veren gözyaşlarımın
aşina seyrini kaybedip,mecburi bir nihayete giriftar olması...
an meselesidir.
Ömrümü içmek istedim
Kadehime doluverdi
Kendimden geçmek istedim
Kader bu ya oluverdi
Dem başladı yudum yudum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!