Fırtınalar dinmiyor yüreğimde
Ne zaman ayyuka çıksa sessizliğim
Ve el sallarken ardımdan sensizliğim,
Ben seni en çok bu anlarda sever
Ölesiye özlerdim…
Sabah serinliklerinde hep sıcacık gelirdi sesin
Gece karanlıklarında yolumu aydınlatırdın
Vazgeçilmezimdin, sevdiğim, saydığım, güvendiğim
Öyle alışmış, ölesiye müptelandım anlayacağın
Birlikte nefes alır, birlikte gülümserdik yaşama
Gül ağacına sordum düş’ün var mıydı diye
Olmaz olur mu dedi, kavuşmak sevgiliye
Ancak yılda bir gelir bize vuslat zamanı
Ömrümüz yeter ise bulacağız o anı
sen yok musun sen
sen gönül çelen
benim hiç bir etkim yok
kendin sebepsin
Ben uzak diyarlara hiç özlem duymadım ki
Hiç aramadım, hiç sormadım, hiç sorgulamadım
Uzaktan sevmeyi seçtim, kefenimi biçtim
Benimki sonsuzluk ülkesinde bir aşktı
Hiç gidemeyeceğim, hiç kalamayacağım
akşam olunca
ışıklarıyla konuşurdum yaşadığın şehrin
bütün yıldızları toplardı kubbesinde
ne kadar uzak durmaya çalışsam da
uykularımı bölen pudra kokusu
en çok sana mı benzerdi
ara sıra yokluyor tüm benliğimi
en, en, en, bütün en'ler
Hemen havalanıp uçma
Yağmur yağar ıslanırsın
Namert kapısından geçme
Bir hiç için terslenirsin
Gülistanda bağların yok
bağrına bastığı sevdasıyla baş başa
tek başına nöbetteydi bir çocuk
gözleri renkler dokuyordu kesintisiz
beyaz karanfillerin gözyaşıydı
kırmızılara rengini veren
kış olduğuna inanası gelmiyor insanın
oysa dün son günüymüş hazanın
bugün yirmibiraralıkikibinondört
günlerden Pazar, hava öyle güzel ki
belki dün temizlik yaptığındandır gök kubbe




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!