uzun zaman oldu sana bir şey anlatmayalı
nereden başlasam bilmem ki
sabahları yine erken kalkıyorum
Memleketimi en çok bu mevsimde özlerim
Kırlarını, gelincik tarlalarını
Kıpkırmızı develik çiçeklerini
Bahçeleri alabildiğine kuşatan
Çitlembikleri
“seni beklerken ben, dururdu akrep, dururdu yelkovan
saksıdaki çiçekler açmak için hep yolunu gözler
kuşlar, en güzel şarkılarını senin için saklar
güneş, gülümsemek için gözlerini beklerdi”
ne çık git kampanasıydı yaşamımızda çalan
artık seni daha az düşünüyorum
ne gün ortası şekerlemelerin geliyor aklıma
ne öğle sonrası dışarıya çıktığında
yolunu bekliyorum sabırsızlıkla…
dağınık bir yaşama kucak açtım
bazen çiçeklerle bezeli bir bahçede
bazen filozofça bir masanın başında
bazen bir geminin güvertesinde martıları izlerken
bazen bir tren istasyonunda beni beklerken…
bazen bir apronda iki yana açmışsın kollarını
Seni hissetmekse, yanımda olmasan da
Seni düşünmekse ve özlemekse, yaşamak
Aldığım her nefesi sen diye alıyorsam
Elime aldığım her çiçek, her kalem, kağıt
Her kitap, kısacası elimin dokunduğu
Canlı cansız her şeye ellerin diye dokunuyorsam
kırmızı gül pek yakışmış sayfaya
nar çiçeği selam durmuş havaya
şiirle birlikte daldık hülyaya
dost dediğin konar göçer bir zaman
eskiden duyduğumda sesini
içim ürperir, heyecanlanırdım yani
panik ile coşku arası,
kendimi ifade edemediğimden
yapraklarına çiy düşmüş
çiçeklerle bezeli bir bahçede gezinirken
hayal ederdim seni, onlarla konuşan
ve güllere aşkını anlatan bahçıvan gibi...
acaba mutlu muydun, gülümser miydin
Bir bardak kaynar suyu tek yudumda içmiş gibi
Tam da böyle bir ateş yakar göğüs kafesimi
Döner dururum yattığım yerde, geçmek yerine
Daha da alevlenir közleri derinlerde…
Sesini duymasam da, bir heyecan kaplar yüreğimi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!