gün yanığıdır tenlerindeki esmerlik
alınlarındaki çizgileri yaşanmışlıklar
avuç içlerinde nasır, tırnak diplerinde kömür karası
Yolumu kaybettiğim anlardayım
Ölesiye muhtacım sana
Fazla değil, bir kahve içimince
Işığım olur musun
sabahın erken saatlerinde
yakaladım seni
bana, seni nasıl yakaladığımı sorarsan
akşam makinede kalan çamaşırları çıkarıyordum dışarı
Gün ışığı yazdan kalma oburluğuyla
Arsızca emerken doğayı
Bir ıssızlık var bu gün
Sebebini bilemediğim
Sus pus bir bahçe
Kuşlar uçuşuyordu, isteksiz ve sessizce…
hani sabah esintileri gibi ilkbaharın
hani büyülü seslerini dinler gibi kumruların
hani bir çiy damlası düşerken daldan yaprağa
hani süzülürken bir damla yaş
göz pınarlarından yanağına
yokluğunla konuşmak
Gecenin bir yarısı, iki yana düşen kollarımda amansız bir sızı
Sol yanımda bir yangın, öylesine güçlü ve öylesine derin ki
Beynimi mikser misali karıştıran, cevapsız kalan onlarca sorunun izi
Mümkün değil bir daha uyumak, bu da bana has bir uykusuzluk krizi…
Nicedir yoktu böyle bir derdim, deliksiz uykularım olmasa da
eskiden de böyle miydim
cam kenarında durup
içimdeki gurbete göç ederken
buz tutarmıydı ellerim
Kamil Abi;
Benden duymuş olma
Bu akşamüstü Bülent söyledi
Aşıladığın mersinlerin meyvelerini yürütüyormuş
Orada olsam belki ben yapardım aynı şeyi ama
Bir de ballandıra, ballandıra anlatması yok mu.?
gözlerim uzaklara dalmış ve uyumakla uyanıklık arasında seni düşünürken
yıllarca içimde biriktirdiklerimi anlatmak için her şey tam kıvama geldiği an
bütün sihri bozan sayısız kanat sesiydi
yazacaklarımı tek, tek not almışken aklımın bir köşesinde, hepsinin uçup gitmesine bu kuş sürüsü sebepti
galiba ilk tümce "özledim" le başlıyordu ve devamını "seviyordum seni" tamamlıyordu ki; seviyordum tabiki




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!