Önce seni sevmeyi öğrendim,
Sonra kaybedebileceğimi,
Öğrenmeyi hiç istemediğimse
Sensiz de yaşanabileceğiydi
-Onu da sen öğrettin...
beyninde nice düşünceler
yeni sulanmış toprak yoldan yürüdü
nereye ve neden gittiğini bilmeden
kendine geldiğinde en çok sevdiği yerdeydi
kuş cıvıltıları doldurmuştu yüreğindeki sessizliği
Yine gönül koydun aklım zayoldu
Haber alamadım günler ay oldu
Dilim konuşamaz sustu lal oldu
Ömrümden bir ömür gitti bilesin
Bilmez misin bende nesin nicesin
Fena oluyorum gene bu günlerde
Memleketimden renkler aklıma düştükçe
Kaçmak istiyorum çevremden, kendimden
Herkesten ve her şeyden.
Yani nasıl tarif etsem size
buğulu gülüşlerle denize sarılırken ay,
yıldızlara doğru el sallardı pencerelerden
sırılsıklam sardunyalar…
limon çiçekleri dedi-koduya başlar
bir miskin edasıyla uzandığı yerden
Fırtınalar dinmiyor yüreğimde
Ne zaman ayyuka çıksa sessizliğim
Ve el sallarken ardımdan sensizliğim,
Ben seni en çok bu anlarda sever
Ölesiye özlerdim…
Sabah serinliklerinde hep sıcacık gelirdi sesin
Gece karanlıklarında yolumu aydınlatırdın
Vazgeçilmezimdin, sevdiğim, saydığım, güvendiğim
Öyle alışmış, ölesiye müptelandım anlayacağın
Birlikte nefes alır, birlikte gülümserdik yaşama
Gül ağacına sordum düş’ün var mıydı diye
Olmaz olur mu dedi, kavuşmak sevgiliye
Ancak yılda bir gelir bize vuslat zamanı
Ömrümüz yeter ise bulacağız o anı
Ben uzak diyarlara hiç özlem duymadım ki
Hiç aramadım, hiç sormadım, hiç sorgulamadım
Uzaktan sevmeyi seçtim, kefenimi biçtim
Benimki sonsuzluk ülkesinde bir aşktı
Hiç gidemeyeceğim, hiç kalamayacağım
bağrına bastığı sevdasıyla baş başa
tek başına nöbetteydi bir çocuk
gözleri renkler dokuyordu kesintisiz
beyaz karanfillerin gözyaşıydı
kırmızılara rengini veren
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!