Maksud olur gönülden yâre. Zifri karanlık, bir tılsım nûrun olması çâre. Yârim çârem olursa pektir pâre.
Aklım almaz, arşı cihandaki ezeli ebedi. Umudun ümidin bir dirhemi hem hayali hemde ummamdaki umumi. Ufukda kalanı ise baki.
Bu nasıl arşı âlaki, hem düsturu hayatı kısa hemde nûru ışığı çaba. Nasıl bir imtihanki, ne sorusu ne cevâbı karşılık bula.
Çiçekler açar mahsulü bal aslisi ise ikbal Yağmurla geleni bereketi hemde hayati istikbal. Merceğim atmosfer ferimdeki tek bir dal.
Kafesler çekilmiş her dileğe. Ne yarar dermansız bileğe. Dermanı bilinse bile olmazsa olmaz gönül çekilmiş isteğe.
Çocukken güzel kokular misk gibi kokardı. Büyüyünce kötü kokan arsızlıklar çoğaldı. Artık misk gibi kokmuyor, gönül kafesi daraldı. Çiçekler açar tâlibi arılar.
Hayatta biriken yük kaderden gelen acı. Mukadderatı salihatı münevveri baş tacı. Yolumda seçtiğim her yazı bazen tatlı bazen acı. Ben gafil bir avcıyım, nerede gafleti avlayan avcı?
Mâtemimde kalmış geçmişim, üzgünüm. Hep yek hep tek benden gelen gönlüm. Canımdanda cananımdanda ırak, benden gülüm.
Sıkıcı olan beynin geviş getirmemesi bir takım hormonların salgılanmaması, sıkıcı olmayan ise beynin geviş getirip bir takım hormonları salgılaması değilmi?
Limbik sistem boşuna kendiliğinden dağılmadı, yıldırma mobbing yüzünden dağıtıldı… Limbik sistemi tekrar kurmak kaç senemi aldı benden? Psikiyatri psikoloji dilinde ve ölçeğinde delinin meczubun hâliyatı anlaşılabilinecek bir paylaşım oldu, galiba!
Teşkilat dizisinde iki kez kendimi gördüm. Kırküçüncü için teşekkürler, düşünmeniz yeter.
"Ey oğulcağızım! Gerçek şu ki, (yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca bile olsa ve o bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin içinde bulunsa Allah onu getirir. Şüphesiz Allah lütuf sahibidir, (her şeyden) haberdardır. (Lokman Suresi 16. Ayet)
Çocukluğumdan söz etmek isterim sana, eğer sıkılmazsan. Bir gün otururuz evde, ben sana hayatımı anlatırım dakika dakika. Kaç yaşımdaysam, o kadar yıl sürer konuşmam. Çay pişiririz. Çaydanlığa su yerine votka koyarız sen dilersen. Sonra da sen anlatırsın: Sevdiğin filmleri, sevdiğin parçaları, sevdiğin canlıları, sevdiğin… hep sevdiğin şeylerden konu açarsın. Ben sıkılmam. Ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim. Seni hayal ederken keşfettim sıkılmamanın azametini. Bir insan, bir insanı sıkamaz. Bir insan canı isterse sıkılır. Hacimler açarım sana içimde, dolman için, oraya akman için. Hacimler açarsın bana; çağlayarak gelirim. Endişelenmen gereksiz,
De gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim İstanbul darmadağın olacak, saçlarım darmadağın. Hepsi, darmadağın! üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte, ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm hem de çelikten toprağını dele dele hayatin!
Maksud olur gönülden yâre.
Zifri karanlık, bir tılsım nûrun olması çâre.
Yârim çârem olursa pektir pâre.
Aklım almaz, arşı cihandaki ezeli ebedi.
Umudun ümidin bir dirhemi hem hayali hemde ummamdaki umumi.
Ufukda kalanı ise baki.
Bu nasıl arşı âlaki, hem düsturu hayatı kısa hemde nûru ışığı çaba.
Nasıl bir imtihanki, ne sorusu ne cevâbı karşılık bula.
Çiçekler açar mahsulü bal aslisi ise ikbal
Yağmurla geleni bereketi hemde hayati
istikbal.
Merceğim atmosfer ferimdeki tek bir dal.
Kafesler çekilmiş her dileğe.
Ne yarar dermansız bileğe.
Dermanı bilinse bile olmazsa olmaz gönül çekilmiş isteğe.
Çocukken güzel kokular misk gibi kokardı.
Büyüyünce kötü kokan arsızlıklar çoğaldı.
Artık misk gibi kokmuyor, gönül kafesi daraldı.
Çiçekler açar tâlibi arılar.
Hayatta biriken yük kaderden gelen acı.
Mukadderatı salihatı münevveri baş tacı.
Yolumda seçtiğim her yazı bazen tatlı bazen acı.
Ben gafil bir avcıyım, nerede gafleti avlayan avcı?
Mâtemimde kalmış geçmişim, üzgünüm.
Hep yek hep tek benden gelen gönlüm.
Canımdanda cananımdanda ırak, benden gülüm.
şımarıklık kdına hiç yakışmıyor
Beynin geviş getirmesini termlere kavramlara ekleyim bari.
Sıkıcı olan beynin geviş getirmemesi bir takım hormonların salgılanmaması, sıkıcı olmayan ise beynin geviş getirip bir takım hormonları salgılaması değilmi?
çok sıkıcı çok
Şapkalı â cığım. Sen kendini fönetikde uzatan ne güzel bir detaysın. Sevgili şapkalı â cığım vârol.
"g i z l i ö z n e c i m.. yanına içecek almayı unutma..."
Demokrasi o kadar ilerlediki yetişemiyoruz.
Bu senede klima alamadık canımız sağolsun inşallah seneye :)
hayat ne kadar kısa değil mi?
ya bir salgın hastalıktan
ya bir savaşta
ya bir terör veya bir kaza ile sona eriyor.
kimse de 1 dakika sonra ölebilecek gibi hissetmiyor ve kötülük her geçen gün dünyamızda var oluyor.
sanırım bizim insanlığımız, evrendeki başka akıllı varlıkların, içlerinden ayıkladıkları kötü jenerasyonuz.
birbirimiz öldüremiyorsak, doğayı katlediyoruz, onda iş bitince hayvanları o da bittiyse yeşil olan her şeyi.
şarkı isteyin benden
"kimgeldi önce a c ı mı b i z mi"
Resimlerin dili çok uzadı
"..Saat İzmir sularıydı..ö p ü l d ü n ü z e f e n d i m..."
İlahi adalet işte, otomotiv sektörünün mobbing çabasıydı. Şu an burada otomotiv sektörü dökülmekte!
Kendini eksiltmek isteyen her insan herkese küfür edebilir
Fake veya hayali profili olanlar hepinize küfür edebilirim, fake veya hayali profil olduğundan küfürden sayılmaz!
Özünde ve tözünde değişen hiçbir şey yoktur, değişim estetikte var olabilen veriş veya algıdır!
O’nun Hayy ismine herkes Mazhar olamaz, ancak “mecazi” bağlamda ölüp tekrar dirilenler Mazhar olanlardır!
?feature=shared
sitede değişmeyen tek şey kırmızı kravatlı dayı kürsücüm....
hala yarışmaya katılan kimseler varmı ki merak ettim....
Limbik sistem boşuna kendiliğinden dağılmadı, yıldırma mobbing yüzünden dağıtıldı… Limbik sistemi tekrar kurmak kaç senemi aldı benden? Psikiyatri psikoloji dilinde ve ölçeğinde delinin meczubun hâliyatı anlaşılabilinecek bir paylaşım oldu, galiba!
- Limbik sistemi termlere ekleyim bari…
Delilik kedilere verilmedi kederlerinden deli oldu onlar
Çok ilginç insanlar var .iyiki varlar .
Akıl dağıtmak için verilmedi
Aynı Denizde olsa derdimiz...
Sende, bende, onda, bunda, şunda olamaz, bizim sahilimizdeki kendimiz...
Teşkilat dizisinde iki kez kendimi gördüm. Kırküçüncü için teşekkürler, düşünmeniz yeter.
"Ey oğulcağızım! Gerçek şu ki, (yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca bile olsa ve o bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin içinde bulunsa Allah onu getirir. Şüphesiz Allah lütuf sahibidir, (her şeyden) haberdardır.
(Lokman Suresi 16. Ayet)
Hastayım Hastayım Hastayım hasta
Yastayım Yastayım Yastayım Yasta
Sevdiğim bir bilsen halimi görsen
İnan ki alırdın soluğu Mars'ta
Çocukluğumdan söz etmek isterim sana, eğer sıkılmazsan. Bir gün otururuz evde, ben sana hayatımı anlatırım dakika dakika. Kaç yaşımdaysam, o kadar yıl sürer konuşmam. Çay pişiririz. Çaydanlığa su yerine votka koyarız sen dilersen. Sonra da sen anlatırsın: Sevdiğin filmleri, sevdiğin parçaları, sevdiğin canlıları, sevdiğin… hep sevdiğin şeylerden konu açarsın. Ben sıkılmam. Ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim. Seni hayal ederken keşfettim sıkılmamanın azametini. Bir insan, bir insanı sıkamaz. Bir insan canı isterse sıkılır. Hacimler açarım sana içimde, dolman için, oraya akman için. Hacimler açarsın bana; çağlayarak gelirim. Endişelenmen gereksiz,
Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm
Küçük iskender
De gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim
İstanbul darmadağın olacak, saçlarım
darmadağın. Hepsi, darmadağın!
üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,
ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
hem de çelikten toprağını dele dele hayatin!
Küçük iskender.
kendi yokluğuma uzandım