Sayılar ruhu anlatmaz, ama, ruh sayıya hakimiyet kurar, sayı detaydır, ama, ruh, kapsam, Gödel henüz 27 yaşındayken, 1932 de, Viyana Üniv de matmatik kanıtlamasını makale olarak yayınladığında, büyük etki yaratır camialarında ve Princeton a davet edilir, aydınlanmanın iddia ettiği gibi aslında elimizde hiçbir kesinlik yoktur, belirsizlik hakimdir, kuantum gibi,ve Aristo dan sonra en büyük atılım olarak görülen hoca, son dönemlerinde İslama yaklaşır, ve artık keskin zekanın doğal sonucu da paranoid tepkiler - aptaldan paranoya çıkmaz, - vermeye başlar, zehirlenerek öldürüleceğine kanaat getirmiştir, ve yemeklerini bile eşi yapınca sadece ondan kabul eder yemeyi, ama, o da hastalanır, ve yemek yemeyince korkudan, açlıktan ölür, yani bu zeka kübü, açlıktan da ölebileceğini düşünemez, yani o kadar asılmamalı zekaya,
Sayılar bana okul hayatım boyunca bir türlü geçemediğim matematik derslerini hatırlatır. O yüzden sayılardan, rakamlardan nefret ederim. Ama hayatımızda sayılar üzerine kurulmuştur. Örneğin her insana verilmiş bir nefes sayısı vardır ve bu sayı dolunca da biz artık yaşamıyor oluruz.
Sayı ve biçime ilişkin kavramlarla tanışmamız Yontma Taş Devri’ne kadar uzanır. Yüzbinlerce yıl boyunca insanlar, hayvanların yaşadığı koşullardan pek farklı olmayan bir biçimde mağaralarda yaşadılar.Enerjilerinin çoğunu nerede yiyecek bulurlarsa onu toplamaya harcıyorlardı.Avlanmak ve balık tutmak için silahları, birbirleriyle anlaşmak için konuşma dilini geliştirdiler.Yontma Taş Devri’nin sonlarına doğru da yaratıcı sanatlarla heykelcikler ve resimler yaparak yaşamlarını renklendirdiler.Fransa ve İspanya’daki yaklaşık 15.000 yıl öncesinin mağara duvar resimlerininayinsel bir anlamı olabilir, ama bunun ötesinde de üstün bir biçim anlayışı gösteriyorlardı.
Maden Devrinde ise bunun aksine ticaret öylesine gelişmişti ki, yüzlerce mil uzaklıktaki köyler arasındaki ilişkilerin izleri fark edilebiliyordu.Önce bakırın daha sonra da tuncun eritilmesiyle bu metallerden araçlar ve silahlar yapıldı.Bu da ticaretin ve yeni dillerin daha da gelişmesine yol açtı.Bu dillerdeki nesnelerin çoğunlukla somut; yani elle tutulur ve gözle görülür nesneleri belirtmesine ve az sayıda olmasına karşın bazı sayısal terimler ortaya çıktı.Bazı düşüncelere göre matematiğin ilk kez ortaya çıktığı çağ Maden Çağıdır.
Ünlü bir matematikçi olan Adam Smith’in “insan aklının ürünü en soyut düşünceler” olarak tanımladığı sayısal terimlerin kullanılmaya başlanması çok yavaş oldu. Bunlar ilk ortaya çıktıklarında bir cismin sayısını değil niteliğini gösteriyordu.Örneğin; “bir insan” değil sadece “insan” kavramını gösteriyordu.Sayısal kavramların bu niteliksel kökenlerinin izleri hala Yunanca ve Keltçe gibi bazı dillerdeki ikili terimlerde görülebilir.Sayı kavramı geliştikçe toplama yoluyla daha büyük sayılar oluşturuldu:2 ile 1 toplanarak 3, 2 ile 2 toplanarak 4, 2 ile 3 toplanarak 5 bulundu. Zanaatlerin ve ticaretin gelişmesi sayı kavramının netleşmesine yardım etti.Sayılar, ticaret yaparken doğal bir yöntem olan bir ya da iki elin parmakları kullanılarak daha büyük birimlerin içinde gösterildi.Buna örnek olarak şimdiki okullarda okuyan küçük sınıflarda ki çocukların sayma yöntemini verebilirim.Bu olayın sonucunda önce 5 sonra 10 tabanlı sayı sistemleri oluşturulup, bunlar toplama ve bazen çıkarma ile tamamlandı.Böylece 12, 10 + 2 olarak ya da 9,10-1 olarak algılandı.Bazen de taban olarak el ve ayak parmaklarının toplam sayısı olan 20 kullanıldı.Yapılan araştırmalara göre Amerikan yerlilerinin kullandığı 307 sayı siteminden 146’sı onluk, 106’sı onluk, onikilik ve yirmilik sayı sistemlerinin karışımıydı.Çoğu kişi tarafından yamyam olarak bilinen Amerikan yerlilerinin bu kadar çok sayı sisteminin olması önce bana biraz garip geldi.Fakat sonra, onların da en az bizim kadar zeki olduklarını anladım.Yirmili sayı sisteminin en tipik biçmi Meksika’da Mayalar ve Avrupa’da Keltler tarafından kullanıldı.
Sayılar kümelere ayrılarak, tahtanın üstüne çentik, ipin üstüne düğüm atılarak ya da deniz kabuklarının beşli yığınlar biçiminde düzenlenmesiyle sayısal kayıtlar tutuldu.Bu yöntemler eski zaman hancılarının çetele tutma yöntemlerine benziyordu.Böyle yöntemlerden 5, 10, 20 gibi özel simgelere geçilmesi çok kolay oldu.Benzer simgeler uygarlığın doğuşu da denen yazılı tarihin başlangıcından beri kullanılmıştır.
Yontama Taş Devri’ne kadar uzanan en eski çetele çubuğu 1937’de Vestonica’da bulunmuştur.Bu; genç bir kurdun 7 inç uzunluğundaki ön kol kemiğiydi ve üzerinde ilk 25’i beşli gruplar halinde düzenlenmiş 55 çentik bulunmaktaydı.Dizinin sonunda, önceki çentiklerden iki kat uzun bir çentik vardı.Yeni dizinin başındaki çentik yine 2 kat uzundu ve bunu 30 çentikten oluşan bir dizi izliyordu.
Böylece, sık sık söylenen “eski zamanlarda sayma parmaklara dayalıydı.” görüşü geçerliliğini kaybetmiş oldu.Yazı olmamasına rağmen Yontma Taş Devrin’deki insanların çetele çubuklarını duymak ilginç gelebilir.Fakat gerçek.
Parmaklar kullanılarak sayı saymak yani 5’erli 10’arlı saymak ancak toplumsal gelişimin belirli bir aşamasında ortaya çıkar.Bu aşamadan sonra sayılar bir tabana göre ifade edildi ve bu da büyük sayıların ortaya çıkmasına yardım etti.Böylece ilkel bir aritmetik ortaya çıktı.14 bazen 10+4, bazen de 15-1 olarak gösteriliyordu.20’nin 10+10 değil de 2´10 olarak gösterilmesiyle çarpma başladı.Bölme, 10’un “vücudun yarısı” olarak gösterilmesiyle başladı, ama kesirlerin bilinçli bir şekilde oluşturulması hala çok enderdi.Kuzey Amerika’da kabilelerin ancak birkaçında böyle kesirler biliniyordu, çoğu durumda bu ½’ydi.Bazen 1/3
ya da ¼’de kullanılıyordu.Bir başka ilginç durum çok büyük sayılara duyulan ilgidir.Bu belki de tümüyle insana ait bir tutku olan sürünün büyüklüğü ya da öldürülen düşmanların çokluğunu abartma isteğinin sonucudur.Bu eğilimin kalıntıları İncil’de ve diğer kutsal metinlerde de ortaya çıkar.
sayılar insan hayatını düzenler ve sayılar ile hayat akışımızı belirleriz.işimizi uykumuzu çalışmamızı dinlenmemizi alışverişimizi daima sayılar ile yaparız.insan ömrünün geçmesi dünyanın dönüşü bile sayılar ile bilinir.hastalığımız bile sayılar sayesinde tedavi edilir.sayılar insanın doğumundan ölümüne kadar başlar ve devam eder.biter demiyorum devam eder diyorum.ölüm sonrası bile bizden geriye kalanlar bu sayılar ile yaşarlar.
bizce sayı hayatın exe.si dir. belki kaderin-kısmetin rakamlarla ifadesidir.kişinin tanıtımıdır.kimliği, özellikleri, kapasitesidir.bu nedenle iyitesbit edilip yorumlanıp kısmet formuna göre hareket etmeli, neyi yapabileceği veya yapamayacağını tahmin edebilir.diye düşünü yorum.mesela, bir sınava girecek, o günkü kısmeti, kazanıp_kazanamayacağını,kişinin söyler. bu kadar da olurmu demeyin ben deniyorum, çevremde inceliyorum. sonuç % 100...... kismet_imQhotmail.com
Sayılar ruhu anlatmaz, ama, ruh sayıya hakimiyet kurar, sayı detaydır, ama, ruh, kapsam, Gödel henüz 27 yaşındayken, 1932 de, Viyana Üniv de matmatik kanıtlamasını makale olarak yayınladığında, büyük etki yaratır camialarında ve Princeton a davet edilir, aydınlanmanın iddia ettiği gibi aslında elimizde hiçbir kesinlik yoktur,
belirsizlik hakimdir, kuantum gibi,ve Aristo dan sonra en büyük atılım olarak görülen hoca, son dönemlerinde İslama yaklaşır, ve artık keskin zekanın doğal sonucu da paranoid tepkiler - aptaldan paranoya çıkmaz, - vermeye başlar, zehirlenerek öldürüleceğine kanaat getirmiştir, ve yemeklerini bile eşi yapınca sadece ondan kabul eder yemeyi, ama, o da hastalanır, ve yemek yemeyince korkudan, açlıktan ölür, yani bu zeka kübü, açlıktan da ölebileceğini düşünemez, yani o kadar asılmamalı zekaya,
Akletmez misiniz. - KURAN, KENDİ. eder misiniz.
__________S A Y I S A L
_________çıkarını hesaplar
________çakaralmaz yüreğin
_______sayısal______çarpar
_______parasal______ölçer
________toplar_____çarpar
_________________kırar
_______________döker
___________her şeyi
_______benim kalbimse senin
_______anlayamayacağın gibi
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=637780&order=oto
Otomatik sıralamaya göre 23. sayfadaki 456. şiir
'önce birdir ama saymaya başlayınca sonu gelmez'
mayın.../
yenildik...
bunu saymayın...}
tükendik
sanmayın...............
__________________
niye sonsuzsunuz sanki......
Sayılar bana okul hayatım boyunca bir türlü geçemediğim matematik derslerini hatırlatır. O yüzden sayılardan, rakamlardan nefret ederim. Ama hayatımızda sayılar üzerine kurulmuştur. Örneğin her insana verilmiş bir nefes sayısı vardır ve bu sayı dolunca da biz artık yaşamıyor oluruz.
Sayı ve biçime ilişkin kavramlarla tanışmamız Yontma Taş Devri’ne kadar uzanır. Yüzbinlerce yıl boyunca insanlar, hayvanların yaşadığı koşullardan pek farklı olmayan bir biçimde mağaralarda yaşadılar.Enerjilerinin çoğunu nerede yiyecek bulurlarsa onu toplamaya harcıyorlardı.Avlanmak ve balık tutmak için silahları, birbirleriyle anlaşmak için konuşma dilini geliştirdiler.Yontma Taş Devri’nin sonlarına doğru da yaratıcı sanatlarla heykelcikler ve resimler yaparak yaşamlarını renklendirdiler.Fransa ve İspanya’daki yaklaşık 15.000 yıl öncesinin mağara duvar resimlerininayinsel bir anlamı olabilir, ama bunun ötesinde de üstün bir biçim anlayışı gösteriyorlardı.
Maden Devrinde ise bunun aksine ticaret öylesine gelişmişti ki, yüzlerce mil uzaklıktaki köyler arasındaki ilişkilerin izleri fark edilebiliyordu.Önce bakırın daha sonra da tuncun eritilmesiyle bu metallerden araçlar ve silahlar yapıldı.Bu da ticaretin ve yeni dillerin daha da gelişmesine yol açtı.Bu dillerdeki nesnelerin çoğunlukla somut; yani elle tutulur ve gözle görülür nesneleri belirtmesine ve az sayıda olmasına karşın bazı sayısal terimler ortaya çıktı.Bazı düşüncelere göre matematiğin ilk kez ortaya çıktığı çağ Maden Çağıdır.
Ünlü bir matematikçi olan Adam Smith’in “insan aklının ürünü en soyut düşünceler” olarak tanımladığı sayısal terimlerin kullanılmaya başlanması çok yavaş oldu. Bunlar ilk ortaya çıktıklarında bir cismin sayısını değil niteliğini gösteriyordu.Örneğin; “bir insan” değil sadece “insan” kavramını gösteriyordu.Sayısal kavramların bu niteliksel kökenlerinin izleri hala Yunanca ve Keltçe gibi bazı dillerdeki ikili terimlerde görülebilir.Sayı kavramı geliştikçe toplama yoluyla daha büyük sayılar oluşturuldu:2 ile 1 toplanarak 3, 2 ile 2 toplanarak 4, 2 ile 3 toplanarak 5 bulundu.
Zanaatlerin ve ticaretin gelişmesi sayı kavramının netleşmesine yardım etti.Sayılar, ticaret yaparken doğal bir yöntem olan bir ya da iki elin parmakları kullanılarak daha büyük birimlerin içinde gösterildi.Buna örnek olarak şimdiki okullarda okuyan küçük sınıflarda ki çocukların sayma yöntemini verebilirim.Bu olayın sonucunda önce 5 sonra 10 tabanlı sayı sistemleri oluşturulup, bunlar toplama ve bazen çıkarma ile tamamlandı.Böylece 12, 10 + 2 olarak ya da 9,10-1 olarak algılandı.Bazen de taban olarak el ve ayak parmaklarının toplam sayısı olan 20 kullanıldı.Yapılan araştırmalara göre Amerikan yerlilerinin kullandığı 307 sayı siteminden 146’sı onluk, 106’sı onluk, onikilik ve yirmilik sayı sistemlerinin karışımıydı.Çoğu kişi tarafından yamyam olarak bilinen Amerikan yerlilerinin bu kadar çok sayı sisteminin olması önce bana biraz garip geldi.Fakat sonra, onların da en az bizim kadar zeki olduklarını anladım.Yirmili sayı sisteminin en tipik biçmi Meksika’da Mayalar ve Avrupa’da Keltler tarafından kullanıldı.
Sayılar kümelere ayrılarak, tahtanın üstüne çentik, ipin üstüne düğüm atılarak ya da deniz kabuklarının beşli yığınlar biçiminde düzenlenmesiyle sayısal kayıtlar tutuldu.Bu yöntemler eski zaman hancılarının çetele tutma yöntemlerine benziyordu.Böyle yöntemlerden 5, 10, 20 gibi özel simgelere geçilmesi çok kolay oldu.Benzer simgeler uygarlığın doğuşu da denen yazılı tarihin başlangıcından beri kullanılmıştır.
Yontama Taş Devri’ne kadar uzanan en eski çetele çubuğu 1937’de Vestonica’da bulunmuştur.Bu; genç bir kurdun 7 inç uzunluğundaki ön kol kemiğiydi ve üzerinde ilk 25’i beşli gruplar halinde düzenlenmiş 55 çentik bulunmaktaydı.Dizinin sonunda, önceki çentiklerden iki kat uzun bir çentik vardı.Yeni dizinin başındaki çentik yine 2 kat uzundu ve bunu 30 çentikten oluşan bir dizi izliyordu.
Böylece, sık sık söylenen “eski zamanlarda sayma parmaklara dayalıydı.” görüşü geçerliliğini kaybetmiş oldu.Yazı olmamasına rağmen Yontma Taş Devrin’deki insanların çetele çubuklarını duymak ilginç gelebilir.Fakat gerçek.
Parmaklar kullanılarak sayı saymak yani 5’erli 10’arlı saymak ancak toplumsal gelişimin belirli bir aşamasında ortaya çıkar.Bu aşamadan sonra sayılar bir tabana göre ifade edildi ve bu da büyük sayıların ortaya çıkmasına yardım etti.Böylece ilkel bir aritmetik ortaya çıktı.14 bazen 10+4, bazen de 15-1 olarak gösteriliyordu.20’nin 10+10 değil de 2´10 olarak gösterilmesiyle çarpma başladı.Bölme, 10’un “vücudun yarısı” olarak gösterilmesiyle başladı, ama kesirlerin bilinçli bir şekilde oluşturulması hala çok enderdi.Kuzey Amerika’da kabilelerin ancak birkaçında böyle kesirler biliniyordu, çoğu durumda bu ½’ydi.Bazen 1/3
ya da ¼’de kullanılıyordu.Bir başka ilginç durum çok büyük sayılara duyulan ilgidir.Bu belki de tümüyle insana ait bir tutku olan sürünün büyüklüğü ya da öldürülen düşmanların çokluğunu abartma isteğinin sonucudur.Bu eğilimin kalıntıları İncil’de ve diğer kutsal metinlerde de ortaya çıkar.
bir zamanlar 13 vardı 8 vardı
şu an askıdalar
akıbetini bilemiyorum :)
sayılar insan hayatını düzenler ve sayılar ile hayat akışımızı belirleriz.işimizi uykumuzu çalışmamızı dinlenmemizi alışverişimizi daima sayılar ile yaparız.insan ömrünün geçmesi dünyanın dönüşü bile sayılar ile bilinir.hastalığımız bile sayılar sayesinde tedavi edilir.sayılar insanın doğumundan ölümüne kadar başlar ve devam eder.biter demiyorum devam eder diyorum.ölüm sonrası bile bizden geriye kalanlar bu sayılar ile yaşarlar.
sayma işlemlerinin arkasındaki fikirdir....
sayıyorsan bir ile ikinin farkı yoktur
eğer ki bir işleme sap olmuyorlarsa
bir işlemin de ayrıcalığı yoktur
o işlem bir anlam ifade etmiyorsa
ben saydım
biliyorum ;)
kim bilir...? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
1/20 den biri
6-6
usul
ıskalar sayı
takip edersin
inandırmaz sayı
takip etmezsin
yalan söyler sayı
Günde 24 saat sayı saysanız, 1 trilyona ulaşmanız 31 bin 688 yıl alır.
Bir garip sayı: 12345679
9 ve 9'un katları ile çarptığınız zaman bakın ortaya
nasıl ilginç bir sonuç çıkıyor:
12 345 679 x 9 = 111 111 111
12 345 679 x 18 = 222 222 222
12 345 679 x 27 = 333 333 333
12 345 679 x 36 = 444 444 444
....
devamını siz deneyin..şiir gibi ;)
Seni bana sayıyla mı verdiler! diye bir ünlem aklıma geliyor..
7ve9
9999
matematıgın anlamı,matematık de hayatın anlamı olduguna gore sayılar hayatın anlamı veya ıspatı
Anlam ifade eden rakamlara sayı denir.
bizce sayı hayatın exe.si dir. belki kaderin-kısmetin rakamlarla ifadesidir.kişinin tanıtımıdır.kimliği, özellikleri, kapasitesidir.bu nedenle iyitesbit edilip yorumlanıp kısmet formuna göre hareket etmeli, neyi yapabileceği veya yapamayacağını tahmin edebilir.diye düşünü yorum.mesela, bir sınava girecek, o günkü kısmeti, kazanıp_kazanamayacağını,kişinin söyler. bu kadar da olurmu demeyin ben deniyorum, çevremde inceliyorum. sonuç % 100......
kismet_imQhotmail.com
Bunlara rakam da derler...ve bunların doğalı asalı sayması vardır aklımdaki bunlar....
en çok 7 yi severim..ve 4..
ugursuzluk yaratan sayılar