Ey ruh!
Cesedini gömdüklerinde toprağa
Çürüyecek bedenin,
Beslendiğin dünyevi nimetlerinden
Nasiplenirken yılanlar çıyanlar tende
Korkusuz gece karanlığı olacak
Şiirlerim serip sürsem
Ozanlar huzura dursam
Ahvalimi nedir sorsam
Edep erkân söz dem var mı?
Şiir ruhun özden yâr mı?
Sarıçiçek güzel çiçek bal çiçek
Koklasam okşasam rüzgârın sarsam
Özünden sineme bin bir nefes çek
Aşk-ı derya olup suyunu karsam
Yıldızlar sevişir geceler boyu
Türkün dili sazı telinden çalınır
Güftesi bestesi nağmesi
Derin tarihi yazılır Fırat’ın
Gönüllerden taşar aşk
Yaşama bentlerinden
Can suyu karışır kana.
Havada puslu hüzün dağılmıyor bulutlar
Alevli yıldırımlar kurşunlar başımıza
Ruhum deli havana yeryüzünde tabutlar
Ortadoğu pazarı ar damlar aşımıza
Analar doğuruyor yetimlik tadım değil
Kadim topraklara
Göz dikmiş gafiller
Bastığınız toprakları tanıyın!
Atalarımızın savaşçı ruhu dolaşır
Sazlarında destanlar,
Duaz-i imamlar söyleşir.
Kuşlar uçar diyar diyar yol alır
Uçurtmalar hüzün dolar yel alır
Anne gözyaşları dinmez sel alır
Yaşanmaz bir dünya ah dursan gayrı
Ali İsmailler Ethem Berkinler
Zamanın acı zehrini kimler içer
Boğulurum burgacında tesellisinin
Kanatsız bir iblis çırpınır içimizde
Dövünür girdabında kırılır kadehler
Durmaksızın dişler lime lime
Çiğ aç ve de obur!
Ekim zamanıydı güz bahçelerinin
Sensiz ruhum bereketsiz toprak
Duygularımı karaladım karıklara
Söğüt ağaçlarından dökülen gazel
Özlemin gözlerime sonsuz bir keder.
Diyorum ya gözlerin
Fırlattığın ok mudur?
Yaralayan sözlerin
Kalbe mesaj şok mudur?
Aşkın güzel yangısı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!