Kadim topraklara
Göz dikmiş gafiller
Bastığınız toprakları tanıyın!
Atalarımızın savaşçı ruhu dolaşır
Sazlarında destanlar,
Duaz-i imamlar söyleşir.
Kuşlar uçar diyar diyar yol alır
Uçurtmalar hüzün dolar yel alır
Anne gözyaşları dinmez sel alır
Yaşanmaz bir dünya ah dursan gayrı
Ali İsmailler Ethem Berkinler
Zamanın acı zehrini kimler içer
Boğulurum burgacında tesellisinin
Kanatsız bir iblis çırpınır içimizde
Dövünür girdabında kırılır kadehler
Durmaksızın dişler lime lime
Çiğ aç ve de obur!
Ekim zamanıydı güz bahçelerinin
Sensiz ruhum bereketsiz toprak
Duygularımı karaladım karıklara
Söğüt ağaçlarından dökülen gazel
Özlemin gözlerime sonsuz bir keder.
Diyorum ya gözlerin
Fırlattığın ok mudur?
Yaralayan sözlerin
Kalbe mesaj şok mudur?
Aşkın güzel yangısı
Parıldayan bir ay var gözbebeğinde
Bağışla… yakışlarından sarhoş hasretim
Çöl güneşi gülüşlerin hapsinde
Gözlerin demiyle küllenen garip bir mahkûm.
‘’Diyorsun ki suçlu ayağa kalk suçun nedir haydi söyle’’
Hüzünlü akşamların kızıllığında saplandı bir acı
Ah-ı feryadını nasılda hissettirdi o an
Yola revan olan ayaklarımın direncine eşlik etmekte
Nasılda arzuluydu yıldızlar
Ant olsun ki düşürmeyeceğim yoldaşlığıma has
Başımda ki o esrarlı tacı.
Gurbet kuşlarını uçurdum bu gün
Şiirlerim beste yaktım da geldim
Divane aklımı kaçırdım bu gün
Yücelerden sarktım aktım da geldim.
Soldu çiçeklerim baharım ayım
Bir şiir okudum gece düşümde
Ve sen gel diyorsun bana
Ah bir bilseydin haller nice…
Bahçemizi sarmaşıklar sarmış
Otlar biçilecek, yeni fidanlar dikilecek
Toprak çapalanacak
Kıralım şişeleri gel seninle el ele
Son dansını oyunun oynayalım gül hele
Kanalım sarhoşluğa katmayalım tek hile
Doldur ey meyhaneci bağlarımız balından
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!