Derman adın nedir ki yazmıyorsun bir türlü
İçten yanmalı derttir bedenim eritiyor
Devinim girdapların içimde çalan türkü
Yağar acı başımdan yüreğim titretiyor
Ah gençliğim nerede soğuk mermer sırdaşım
Varlık alemine beşer ahirim
Ağ güllerim açmış toprak buhurum
Rehberi kervanım gani Tâhir’im
Dost dost diyen eller bağlatma beni.
Deli divaneye ermişse adım
Kelimelerle dans eden ey şair
İlkbahar tomurcuklarından derilerek…
Fışkırır!
Bezenir nice renklere
Güller kazanından güzel buhurlarından
Gökyüzüne hoş bir nefes yayılır
Güzeli düşün hoş eyle
Şen ola gönül şen ola
Tut dileğini koş söyle
Şen ola gönül şen ola
Sen dola gönül sen dola
Ey Tanrım yüce Rabbim
Dileğim isteğimdir senden
Öyle bir ilham ver ki ispatlayayım
Aşkı şiirlere resmedeyim
.........Gözle dokunuşlara gebe.
Açtım mektupları geriye sardım
Mazilerin bağı bülbül öter mi?
Mahpus gönülleri periye sordum
Nergislerin dağı sümbül biter mi?
Kucağında yârin çiçek olsaydım
Her birisi öylece çekip gittiler
Tek, tek…
Dönmediler bir daha hiç
Seslerini rüzgâra katarak
Arkalarına bakmayarak.
Dünyada bir kadın değilse özgür
Yaşamdan sayamam gün ve zamanı
Son nefes doğumun sancısıdır sür
Kutsa doğuranı şahı yamanı
Doğanın saflığı sadeliğe eş
Rüzgârda savrulmuş meyvenin tohumları gibi
Fışkırdık topraktan tomurcuk, tomurcuk
Kalplerden taşan pınarlar gibi
Aktık hoyratça… Zamanı tükettik
Cömertçe… Nice güzellikler sunduk
Hilal kuşağıyla sultanım nakip
Ay hüznün sürmesi sineyi yakıp
İnci gerdanların tacını takıp
Mil çekmiş çölüne sürgün gözlerin.
Zincirlere sarsan kölen kalsaydım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!