Dağlar benim çobanım ak koyunlar ak yünler
Yeşil otlaklarınız gürül gürül akmakta
Kaynağından dereler ah nerede o günler
Üşüyor garip yolcu çoban ateş yakmakta
Dağlar benim çobanım ak koyunlar ak yünler.
Kavruluruz çöl gibi rüzgârımız sert eser
Hayalimiz yel gibi ocakları taş keser
Tutuşuruz el gibi elemlerden ne şaşar
Ah çektik derinlere gül gözlüm yarım kaldı
Şah çektik yağmurlara gül gözlüm yârim kaldı
Kalsın bakışında aynalarımın
Teselli özlemim kaç alsın güller
Hüznünü çözerek manalarının
Meftun güneşime açılsın güller
Geceye ekelim yıldızlar ersin
Cumhuriyet nedir diye sorarlar
Güzelliğe taçtır şandan sevmeli
Yakıp aydınlığı gözüm yorarlar
Cumhuriyet aşktan tandan sevmeli
İnsanım diyorsan yakışmaz kibir
Ay gülüm seninle bayramlaşalım
Okyanuslar aşıp yüz de öyle gel
El ele kol kola dağlar aşalım
Narı aşka basıp düz de öyle gel
Hilekâr dillerin yalan elinden
Sevişir mi denizler dalgaların dansıyla
Günahların köpüğü sahilleri boyuyor
Kum tanesi inciler sarrafının şansıyla
Gerdanlığa dizilip gözleriyle soyuyor.
İnsan utanır mı? Deme kendinden
Okudukça ilim, bileniyorum
Deli cesareti! Cahil fendinden
Usumu herkese, bölemiyorum.
Sanmayınız her şey, gelir Tanrıdan
Selvi dalı mısın esip gürlersin
Deli rüzgâr ruhum nasıl eseyim
Kral arı mısın tozup türlersin
Gülü rüzgâr ruhum nasıl keseyim
Sığındım çiçeğe kondum inledim
Canlandı anılar hasretin çektim
Tülleri solduran güneşin oldum
Tutkulu aşkları sineye ektim
Külleri serdiren ateşim saldım
Doyumsuz geceler yıldızlardan say
Gökte ne bir kuş var ne de bir turna
Batmış güneş erken ne de yıldız var
Gözlerim dolunay umudum yorma
Düşlerim hasretim doğacak iz var
Yıllanmış bağlara sevdalı bülbül
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!