Havada puslu hüzün dağılmıyor bulutlar
Alevli yıldırımlar kurşunlar başımıza
Ruhum deli havana yeryüzünde tabutlar
Ortadoğu pazarı ar damlar aşımıza
Analar doğuruyor yetimlik tadım değil
Fırtınalı yağmur coşup çağlardım
Yıldızlı geceye düş hayal oldu
Çiçeği arıya koşuk bağlardım
Peteği eceye aş hayal oldu
İklimler mevsimler bahanemiz var
Kadim topraklara
Göz dikmiş gafiller
Bastığınız toprakları tanıyın!
Atalarımızın savaşçı ruhu dolaşır
Sazlarında destanlar,
Duaz-i imamlar söyleşir.
Kuşlar uçar diyar diyar yol alır
Uçurtmalar hüzün dolar yel alır
Anne gözyaşları dinmez sel alır
Yaşanmaz bir dünya ah dursan gayrı
Ali İsmailler Ethem Berkinler
Ekim zamanıydı güz bahçelerinin
Sensiz ruhum bereketsiz toprak
Duygularımı karaladım karıklara
Söğüt ağaçlarından dökülen gazel
Özlemin gözlerime sonsuz bir keder.
Diyorum ya gözlerin
Fırlattığın ok mudur?
Yaralayan sözlerin
Kalbe mesaj şok mudur?
Aşkın güzel yangısı
Parıldayan bir ay var gözbebeğinde
Bağışla… yakışlarından sarhoş hasretim
Çöl güneşi gülüşlerin hapsinde
Gözlerin demiyle küllenen garip bir mahkûm.
‘’Diyorsun ki suçlu ayağa kalk suçun nedir haydi söyle’’
Hüzünlü akşamların kızıllığında saplandı bir acı
Ah-ı feryadını nasılda hissettirdi o an
Yola revan olan ayaklarımın direncine eşlik etmekte
Nasılda arzuluydu yıldızlar
Ant olsun ki düşürmeyeceğim yoldaşlığıma has
Başımda ki o esrarlı tacı.
Bitmezmiş geçen günlere özlem
Pas tutmuş demirden borular
Çeşmelerin yıkadığı buz gibi sular
Çekilmiş,
Dinmiş çocuk sesleri
Dilsiz kalmış sokaklar
Gurbet kuşlarını uçurdum bu gün
Şiirlerim beste yaktım da geldim
Divane aklımı kaçırdım bu gün
Yücelerden sarktım aktım da geldim.
Soldu çiçeklerim baharım ayım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!