Dün gece düşümde gördüğüm ana
Efkarlı mı başın gözlerim söyle
Duaların bulut seyrini bana
Ay mı hilal kaşın nazların söyle
Eylülün tortusu çöküyor hüzün
Eylül yağmurları toydum ıslandım
Sırılsıklam ruhum, düşümle yandım
Göveren meyvemdin, alına bandım
Hamdolsun aşkıma, sabrıma kefil
Mevla bahtım yazmış, dem kalbim sefil.
Ey ruh!
Cesedini gömdüklerinde toprağa
Çürüyecek bedenin,
Beslendiğin dünyevi nimetlerinden
Nasiplenirken yılanlar çıyanlar tende
Korkusuz gece karanlığı olacak
Şiirlerim serip sürsem
Ozanlar huzura dursam
Ahvalimi nedir sorsam
Edep erkân söz dem var mı?
Şiir ruhun özden yâr mı?
Rüzgâr gibi fısıldayıp geçen
Eski bir şarkısın kulaklarımda
Zamanın geriye çeviremediği
Kırık bir plak sesi
Hüzzam makamında açlığın
Aşkıyla kemirdiği.
Sarıçiçek güzel çiçek bal çiçek
Koklasam okşasam rüzgârın sarsam
Özünden sineme bin bir nefes çek
Aşk-ı derya olup suyunu karsam
Yıldızlar sevişir geceler boyu
Türkün dili sazı telinden çalınır
Güftesi bestesi nağmesi
Derin tarihi yazılır Fırat’ın
Gönüllerden taşar aşk
Yaşama bentlerinden
Can suyu karışır kana.
Matemini giyinmiş gece
Hilalinden asılmış yıldızlar
Göklerini süzüyor yaralı bir kartal
Demi neminden içiyor
Bin beste çalan mahmur bir şarkıda adım.
Havada puslu hüzün dağılmıyor bulutlar
Alevli yıldırımlar kurşunlar başımıza
Ruhum deli havana yeryüzünde tabutlar
Ortadoğu pazarı ar damlar aşımıza
Analar doğuruyor yetimlik tadım değil
Fırtınalı yağmur coşup çağlardım
Yıldızlı geceye düş hayal oldu
Çiçeği arıya koşuk bağlardım
Peteği eceye aş hayal oldu
İklimler mevsimler bahanemiz var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!