Başaklar eğilmiş başını bükmüş
Sararmış yaprağı şiirler yakmış
Al közünü ateş ekmeğe dökmüş
Uçun turnam uçun bizlerden öte.
Ezel bahar idi çiçeği hoştu
Elvedamdır gidiyorum
Düşmesin nem gözünüze
Son vedamı ediyorum
Basmasın gam özünüze
İster sevin ister övün
Tohumlar hasleti hasreti sala
Gecesi yıldızla dolduğu zaman
Arılar bestesi güftesi bala
Çiçekler özünü saldığı zaman
Gönül ateşini yaksın gözlerin
İnsanoğlu söyle halin
Yağmur olsan çamur selin
Kinin beter, öfke kelin
İnsanoğlu Âdemdeniz
Enel haktır diyendeniz.
Freni patlamış zalim dünya da
Serap görmüş gibi sanıp kalasın
Çölüne yazılan ferman künye de
Kral gibi taht’ ta yanıp kalasın
Gonca fidanları tufan mı vurmuş
Fırtınalı esen rüzgâr
İmtiyazın nereden gelir
İlhamın hangi iklimdir.
Kırarsın çatılarını
Sensizliği fısıldar özlemi kaldırımlar
Yolcusuyum dünyanın engelleri aşarak
Yağmurların öncüsü bulutlu yıldırımlar
Acı tatlı (d)ilimde sonsuzluğa koşarak.
Güftesi eskilerden isteğim bir müzik çal
Umudun olmalı sağlam bir düşün
Güneş olup elbet her an doğarım
Kilitliyse kapın üstüme kışın
Huzmesi bacana tüner sığarım
Karanlık geceden yıldızlardan sor
Aşığa âşıklık hali sorulmaz
Doluyu başına ban da öyle gel
Düldülün yasına Alı sorulmaz
Rüzgârın yaşına yan da öyle gel
Uçar allı turnam gökler gamlıdır
çökmüş hüznü ayrılığın ey ana
gözlerinin yaşındadır tadımız
şiir veznim yüzlerinden gül bana
hazin öykü düşündedir budumuz
mahzun bakış yakıyorsun canımı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!