Sevgisiz kalplerde tomurcuk açmaz
Kokla toprağını gülünü sen koy
Cehennem kazanı suyunu seçmez
Musalla taşına selini sen koy
Doğruluk ipinden doku kilimi
Sevip âşık olduysak sevmeyene ne oldu
Her güzeli sevmeyi günahıma yaz Tanrım
Gönüllere doluysak övmeyene ne oldu
Türabın da dönmeyi semahıma haz Tanrım.
Düştük gurbet ellere hasretiyle kavrulduk
Namert insanları hallerinden tanırım
Kıskançlık karanlıklarında boğulurlar
Kurmuş oldukları tuzakların ipine,
Dolaşarak etek öper, el pençe divan dururlar
Yadsınan kalbi düşüncelerinde
Solunda kışlayan bağdan güllerin
Güneşin aşkına yaz mı gerekir
Ruhunda düşleyen ağdan güllerin
Dağının köşküne haz mı gerekir
Gönül kaleminden aşa yazıldım
Vecd’le seyrediyorum, saflığında gecenin
Tebcil ediyorum ah… Selam sana ay hilal
Güneşin gözleriyle esrarını yücenin
Çığlığında kuşların, dillerinde gizi lal.
Şu köhnemiş dünyanın, yalnızlığı başına
Soğutma düşlerini solmasın sevinçlerin
Şen umudun olmalı, nesillere bol esin
Çiçeklensin dilinde bal özlü övünçlerin
Kamaşan güzelliğe meftun doğsun güneşin.
Gün olur hasret kalır, çiğdem açıp doğarım
Hışmını işitiyorum rüzgârın
Yeis’ e boğacak birazdan gecelerin uğultusu
Doğacak tan sabah mahmurluğunda
Uyan sevdiğim uyan acı bir kahve pişir
Tuzlu dökülmesin kırk yıllık fincanım
Ab-ı hayat gözlerin eşmesinden içir
Dillere destan güzelliğin; sen ki özgür kadın
Fırtınalı, dalgalısın çok
Kurbanı, bağımlısıyım ruh hallerinin
Yatır kollarına sev! Her şeyden çok
Yıllara meydan okuyan sen! Başımda taç sen
Yıldızları sönmüş sokakların
Tenha karanlıklarında izi
Düşmüştü kar soğuğundan yarası
Donmuş buz parçalarına basarak
Yürüyordu yalnız sır dolu yolculuğa
Çok uzakta bilinmez bir coğrafyaya
Ey kutlu şair!
Daha ilkbaharından soldu tomurcuklar
Zamanı mıydı şimdi ektiğin çiçeklerin
Neme gerekti toplum işte gör hallerin
Yuhalıyorlar tufanlı alkışlarıyla şairi
Karanlık bakışların cellat hallerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!