Doludizgin koymuşlar sevdamızın adını
Bu bakışlar bana yaban değil
Mıhlandım!
Sağanak sağanak damlaların biriktirdiği
Boğulmak istercesine bakakaldığım
Ne derin ruhu taşır...
Severek oku ilham al aşkla özümse
Önce inan kendine âşık ol incitme
Kanma cahil cühelaya hacı hocaya şeyhe
Sakın ha!
Kendinden başka kimseye
Önce kendine önce kendine önce kendine.
Hayallerimizi yemledik
oburdu doyumsuz şehirler
gürültülü kargaşası zamanda
geçen ömür kronolojisinde yürüdüm
çıkmaza yol alınan boydan boya...
umut sokaklarıydı adım.
Hazan mısın eylül yazdan ne haber
Uçan turnalara yaban el misin?
Sararmış yapraklar güzden ne haber
Seheri süpüren rüzgâr yel misin?
Turnam namı diğer fermanın mı var
Değeri nedir ki acının
neyle ölçülür
bir babanın gözyaşlarının diyeti
neye biçilir.
Güçsüzlük içerisinde güç tiyatrosu oynanırken
Aşk-ı muhabbet yorgunu, suskun; ey sevgili dilim!
Ölüm sessizliğini andırır hüzündür düşlerin
Nazar ettikleri nedir? Ufuk’larında güneşi sevmeyenlere
Kalp vurgunudur şehvetli gülüşlerin.
Göklerine çeker sererdi
Ayazında sevdasıyla titreyen
Yalnız bir yolcu bekliyor durakta
Sonsuzluğa gözleri sabitleyen
Gözlediği yâri belki ufukta
Gökler bakırdan gümüşten bulutlar
Viranedir haller görsen tanınmaz
Öter kuşlar öksüz diller yabancı
Yıllanmış anılar sorsan bilinmez
Petekler çiçekler ballar yabancı
İnsanlar çaresiz yaşam bezdirdi
Çıkıp seyran eyledim İstanbul sokaklarını
Güzellikler gördüm; neşe dolu, kıvanç dolu
Dans ediyordu genç hanımlar beyler
Şarkıya eşlik ediyorlardı yaşlısı genciyle
Tatlı gülücükler akıyordu yüzlerinden.
Bekler seferini iskelede bir yolcu
Balıkçı teknesi etrafında pervane
Canhıraş çığlık çığlığa martılar
Damakta kalan tat acı kahve
Hoş sedası.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!