Tutuklanmış davamdır Tanrımın bahşettiği
Benim güzel meleğim mey şarabı sorulmaz
Firdevs’in güllerinin köz alev nakşettiği
Gönlümü yakan türkü mızrap tele darılmaz
Çal türkümü! Yine çal taşayım sözlerine
Hamdolsun Allah’ıma dualarım hep ona
Kutlayanlar dilinde bazı özel günlerim
Hoş hovardaca sözler uçuşuyorken ana
Kutlayanın gözünden sevgisini anlarım
Sevilirsem severim ahit yoktur düşüme
Senden sonrası yalan yakar damla gözyaşın
Hatırasında zaman eskiyen yürek görsün
Parıldayıp sönerken altında çekiç örsün
Paha biçilemezdir başımdan ağır yasın
Ak sütten sayfalarda eserlerimin gülü
Genç bir bülbül idim güle dadandım
Kırıldı kanadım, hatam anladım
Uğraştım çok çalıştım yaram sardım
Güller sofrasıydı kuruldum artık
Hayat ırmağın da yıkandım battım
Doludizgin koymuşlar sevdamızın adını
Bu bakışlar bana yaban değil
Mıhlandım!
Sağanak sağanak damlaların biriktirdiği
Boğulmak istercesine bakakaldığım
Ne derin ruhu taşır...
Severek oku ilham al aşkla özümse
Önce inan kendine âşık ol incitme
Kanma cahil cühelaya hacı hocaya şeyhe
Sakın ha!
Kendinden başka kimseye
Önce kendine önce kendine önce kendine.
Hayallerimizi yemledik
oburdu doyumsuz şehirler
gürültülü kargaşası zamanda
geçen ömür kronolojisinde yürüdüm
çıkmaza yol alınan boydan boya...
umut sokaklarıydı adım.
Hazan mısın eylül yazdan ne haber
Uçan turnalara yaban el misin?
Sararmış yapraklar güzden ne haber
Seheri süpüren rüzgâr yel misin?
Turnam namı diğer fermanın mı var
Aşk-ı muhabbet yorgunu, suskun; ey sevgili dilim!
Ölüm sessizliğini andırır hüzündür düşlerin
Nazar ettikleri nedir? Ufuk’larında güneşi sevmeyenlere
Kalp vurgunudur şehvetli gülüşlerin.
Göklerine çeker sererdi
Ayazında sevdasıyla titreyen
Yalnız bir yolcu bekliyor durakta
Sonsuzluğa gözleri sabitleyen
Gözlediği yâri belki ufukta
Gökler bakırdan gümüşten bulutlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!