Yaradan ne çok sevmiş te yaratmış
Aşkla donatmış tüm evreni
Nem gerek ilhama, gözüm ressama
Candan istemek anlamı düşlemek
Kalp heveste aşlamak gerek
Akıtır elemini şiddeti besler rüzgâr
Sere serpe fidanlar kaynar kazan aşların
Direncin asaleti asil ana nazan yâr
Yıldırımlar düşürür kavurur çöl taşların
Ormanlar kardeşliği sessizliği ham derde
Kapının işte şu üzerindeki asılı duran kilitli halka
San ki; müebbet yemiş bir idam mahkumunun
Boynuna geçirilmiş bir urganı andırıyor
Fırtınalı esen rüzgar
Neden kızgınsın bana
Yaban ellere savurma
Düşürme! Gözden düşlere
Çöllerdeydim ıs sızım
İlhamları kurumuş çağlamıyor dereler
Bulutlarına sordum mevsimlerden güzünü
Kavruldum çöllerinde ateşlerden pareler
Eğildim su içmeye seraplardan yüzünü.
Ufukta batan güneş ışıkların solunca
Kara toprak sofrasını kurarsa
Hoş lezzeti tatmayacak can mı var
Sefil âşık hurisini sorarsa
Sualini tartmayacak (z)an mı var
Geçti zaman başağında yaz idin
Yalnızlık Allah’a mahsustur
Koyma Yarab! Kimseyi bırakma garip
Dalından fışkıran tomurcuk goncaların
Solmasın! Toz, toprak olmasın garip
Bu topraklarda uzun havada, halayda çalınır
Kamaşıyor geceler doğuruyor ayını
Manzarası seyirlik sürülüyor gözlerin
Heceli şiirlerin sürgünü mü tayini
Şahdamarı tahtına kuruluyor gözlerin.
Dumanlı dağlarının ocakların ateşi
Uçurumdur gözlerin manzarası seyirlik
Pırıltılı duygular düşünceyi bin tarar
Kalbimin uğultusu dökülüyor şairlik
Kabarıyor fırtına durgun limanın arar
Ey görkemli güzellik cehennemlik ateşin
İçimde bir ürperti beynimde sarsıntı var
İstemiyorum dedikçe beni tetikleyen
Dalıyorum düşüncelere nice ilham var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!