Nerede bir korkak görsem utanırım
Nasıl bir duygudur ki bu?
Esiri eder kelepçesiz
Nesimiler, pir sultanlar gelir gözüme
Allah’ın Arslan’ı Ali gelir
Bir mahşer yeri kalabalığında kaynaşırken yıldızlar!
İşte şu kilitli halkanın zincirlerine asılı kalmış kapım
Müebbet yemiş bir idam mahkûmunun silueti gibisin
Hükmü giydirilmiş çilehanende… Kaç yıllıktır yasın
Hüznü şöhretin ılgıt ılgıt esen rüzgârların fısıltısında
Çiçeklerin tanrıçası flora
Yine eskisi gibi esintilerinle estim
Sürüklendim uzaklardan hasret kaldım
Issız vadilerin ışıltılı güneşine
Tüm hücrelerimle gülüşüne.
Söylemiştim sana!
Bu ağaçlar kof... Çürüyecek bir gün
Dökülecek derisinden pul pul
Biçimsiz ufuklarından çırılçıplak vurulacak
Tek tek soyunarak elbiselerinden
Dilim dilim dizilecekler
Kocamış çınarsın orman yaşında
Kırılmış dalların güllerin hani
Tohum yeşerir mi bozkır başında
Kesilmiş rüzgârın yellerin hani
Karlar eriyince fidana durdun
Gelinliğini giyinmiş ay hilal
Maviliğe yelken açmış
Kanatları altında kabarmış
Güğümleri göğünden taşmış
Boğuyor hüznü duygular
Uçsuz bucaksız gökler sonsuz bu ova
İşte gör ey yüce Tanrım yetmiyor
Yarattığın varlığa
Çiçeklerin rengi kaçtı
Kan değdi toprağa
Dünya maratona kalktı
Esiyor başımda hilal yelleri
Bakışına kurban okları saldın
Telli keman lali ahu dilleri
Yakışına kurban sevdasın baldın
Dilekler diledim yeminler ile
Kurbanım sunağına derin yara bir bıçak
Hangi aşkla saplandı derbederim ay gülüm
Belendim kundağına kaküllerin gür saçak
Başım koydum hak andım kurşunları say gülüm.
Dikenlidir sıratın yolcusuyum yokuştur
Kurşunlanır hislerim kuşların telaşından
Duyumsarım çığlığını dalga boylarında
Bir yerlerde acı can çekişir
Taşar bagajından duygular gözkapağından sızar
Damla kuyularında ateşli kazan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!