Gür ormanların içinde kendimi
Sessiz bir ağaç gibi görmeye başladım
Diğer ağaçların sefil halleri içimde depremler yaratsa da
Kıpırtısız acınası halim.
Bir kuşun ayakları altında eziliyorum.
Ciyak, ciyak çığlığıyla kim bilir,
Mezarını derin kazan ey dilber
Aydan siluetin şiirlerimle
Çizeyim taşıma müsaaden ver
Çekeyim günahım eserlerimle
Sorgu melekleri beni dinlesin
Ey şairler ey ozanlar
Kutlu gündür cumhuriyet
Kaynar kanımda kazanlar
Damarlarımda hürriyet
Sabahıma doğan güneş
Sevr’ in işgal naraları Anadolu topraklarında atılırken
Türkün öz evlatları birleştik ant içtik
Çıkmıştı ezelden adımız
Cengâverlikten yana biz
Çılgın Türklerdik.
Ateş yanıyor dumanı göklerde yüceliyor
Bacanın simsiyah karanlığı sanki içimi aydınlatıp, rahatlatıyor
Gülümseyen çocuklar boş sokaklarda özgürce oynuyorlar
Bugün bu Ateş beni farklı yakıyor,
Canımı acıtıyor
Kutlu ocağın şanlı ordusu
Selam durmuşlar hilal bayrağa
O bayrak ki!
rengi al kırmızı
Göklerin incisi parlayan yıldızı
Göçerse bir ozan yalan dünyadan
Şiir kovasına tası bananı
Hoşnut olmayarak kalan dünyadan
Yasını tutanı duyup ananı
Dostun bahçesine suyun dökeyim
Pencerende gül açmış mor sümbüller dağın mı?
Buhurdan mı mürden mi hoş kokular yayarsın
Rengin sarmış tülleri sarmaşıklar bağın mı?
Karadutun üzümü salkımları ayarsın.
Ne olur sarsan tenim titriyor üşüyorum
Kızardığında vakit, solacaksın gül yüzlüm
Kaybolacak izleri, kapanacak gözlerin
Dilim dilim şiirim, mülakatım son sözlüm
Yağıp (y)akacak son kez; aşk kokacak özlerin.
Boz kayalar başında; el yazmalım aktaş var
Gurbeti zamanlara özlemi yola sordum
Kaçınmaz duasından masumların ahından
Karanlığı yıldıza sabahı aya kurdum
Boyun büktü talihe tahtı göçük şahından
Gurbeti zamanlara közlendim suya durdum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!