doğduğumuz toprakların, Atalarımızın edindikleri deneyimlerin, çevresel kültürün bilerek ya da bilmeyerek lakin o dönemin şartlarıyla ve bilgileriyle doğan Çocuklarız.
kimimiz orkideli şehirler de parkeler de, kimimiz doğanın koynunda yeşilliklerle, kimimiz gecenin siyah karanlığında bir kuytuya saklanarak hıçkırıklarının duyulmasından korkarak büyüttü adımlarını.
buraya kadar her şey normal. ruhlarımızın yaşam yolculuğunda deneyimlemesi ve bu yolculukta farkındalıklara ulaşması gerekiyordu.
ne ben orkideli şehirde ki parkelerde elimle oyuncağımla koşacaktım, ne de o bulaşıkları yıkamak için mahallenin ötesinden suyu taşırken yarısına kadar dökülmüş olarak eve getirecekti.
hele ki; hele ki gecenin karanlığında hıçkırıklarla ağlayan o Çocuğun oraya geliş planı oluşturulması için acıklı bir hikaye seçilmişti deneyimlemesi için.
insandım ve kalbim vardı, o Çocuk ve o Çocuklar için, içim parçalana parçalana uyumadığım geceler çoğalıyordu günden güne. kızıyordum anne ve babasına, bir anne, baba eğer böyle yaparsa yabancı insanlar onlar için neler yapmazdı.
şu an nereye bağlayacağımı ya da nasıl devam edeceğim konusunda tutuldum.... Çocuklar bende hep böyle etki yapmakta, aslında sevginin olduğu yerde sevgisizliği yaşamak durumunda kalanlar için bu durum oluyor.
yazmak için yazmadım hiç bir zaman, şimdide aklıma gelmeyen satırlara devam etmeyeceğim.
sevgili Allah'ım, şimdiye kadar geçirdiğim ilkleri yaşadığım en güzel Eylül olsun, bolluk, bereketiyle, sevgisiyle, şifalandırarak gelsin...bana hizmet etmeyen her şeyi Eylül'de serbest bırakmamı sağla.
teşekkür ederim, öyledir de, öylede oldu, şükürler olsun. hoş geldin Eylül, hoşda kal...
saçma sapan sabah programları izlemek yerine, Çocuklarına sevgi ve ilgi gösterse ebeveynler, dışarıda bir çok psikoloji ve sosyoloji alanlarından mezun olan pırıl pırıl gençleri yerleştirsek kamuya, aşılar gibi takip edilse aileler de, rehberlik verilse ihtiyaç halinde nasıl olurdu?
harika olurdu.!
Çocuklar geleceğin toplumu, Yaşlılar ise geçmişin bilgesidir, o yüzden ki önemli ve değerlidir....
* ihtiyaçlarını ağlayarak, * yalan söyleyerek talep etmesin. * onu sevmeniz, korumanız, sarılmanız için yaralanmaya ihtiyaç duymasın. * sevginin gücünü, saygının asilliğini öyle verin ki, yanlış insanlarda sevgi kırıntısı arayarak, sevginin açlığını yaşamasın. * öyle bağ kurun ki; samimi, saf, çıkarı, ihtiyacı olmadan gelmeyi bilsin... * önce siz doğru olun, doğruluğu öğretin ki sizden 100.000 dolar da istese ihtiyacı var ki istiyor düşünceniz olsun. * kimseyle kıyaslamayın ki, herkes O'nun başarılı olduğunu görürken o kendini YETERSİZ hissetmesin.
sadece sevin, anlayın, duyun ve görün.... bir Çocuk geleceğin toplumudur
bu dünyada ki yaşam yolculuğum tamamlandığın da, en son seni görmeyi dilerdim... bedenimden bana kalan harikulade bir armağan olurdu ve bu dünyaya ruhumun geliş amacını hatırlamış olurdum.!
yol üstünde hayal kamplarında
kırılan her şey halı altına süpürüldü.
<<< Kendimi Aldım Karşıma Sohbet Ediyorum >>>
1. Bölüm
doğduğumuz toprakların, Atalarımızın edindikleri deneyimlerin, çevresel kültürün bilerek ya da bilmeyerek lakin o dönemin şartlarıyla ve bilgileriyle doğan Çocuklarız.
kimimiz orkideli şehirler de parkeler de, kimimiz doğanın koynunda yeşilliklerle, kimimiz gecenin siyah karanlığında bir kuytuya saklanarak hıçkırıklarının duyulmasından korkarak büyüttü adımlarını.
buraya kadar her şey normal. ruhlarımızın yaşam yolculuğunda deneyimlemesi ve bu yolculukta farkındalıklara ulaşması gerekiyordu.
ne ben orkideli şehirde ki parkelerde elimle oyuncağımla koşacaktım, ne de o bulaşıkları yıkamak için mahallenin ötesinden suyu taşırken yarısına kadar dökülmüş olarak eve getirecekti.
hele ki;
hele ki gecenin karanlığında hıçkırıklarla ağlayan o Çocuğun oraya geliş planı oluşturulması için acıklı bir hikaye seçilmişti deneyimlemesi için.
insandım ve kalbim vardı, o Çocuk ve o Çocuklar için, içim parçalana parçalana uyumadığım geceler çoğalıyordu günden güne. kızıyordum anne ve babasına, bir anne, baba eğer böyle yaparsa yabancı insanlar onlar için neler yapmazdı.
şu an nereye bağlayacağımı ya da nasıl devam edeceğim konusunda tutuldum.... Çocuklar bende hep böyle etki yapmakta, aslında sevginin olduğu yerde sevgisizliği yaşamak durumunda kalanlar için bu durum oluyor.
yazmak için yazmadım hiç bir zaman, şimdide aklıma gelmeyen satırlara devam etmeyeceğim.
vakti geldiğinde burada olacağım.!
Eylül'de ölmek zor anne.!
?si=5U0O_JeJGX5dJKpw
kış gelince, gölge veren ağaç unutulurmuş,
bir çok sey gibi, çokça bir çok şey gibi.
fakat desem ki;
sen HARIÇ.!
bilirim, sen benim yüreğimin içine düşen en büyük imtihansın.
duam o dur ki;
mükafatım olasın.!
hoş geldin Eylül...
sevgili Allah'ım, şimdiye kadar geçirdiğim ilkleri yaşadığım en güzel Eylül olsun, bolluk, bereketiyle, sevgisiyle, şifalandırarak
gelsin...bana hizmet etmeyen her şeyi Eylül'de serbest bırakmamı sağla.
teşekkür ederim, öyledir de, öylede oldu, şükürler olsun.
hoş geldin Eylül, hoşda kal...
saçma sapan sabah programları izlemek yerine, Çocuklarına sevgi ve ilgi gösterse ebeveynler, dışarıda bir çok psikoloji ve sosyoloji alanlarından mezun olan pırıl pırıl gençleri yerleştirsek kamuya, aşılar gibi takip edilse aileler de, rehberlik verilse ihtiyaç halinde nasıl olurdu?
harika olurdu.!
Çocuklar geleceğin toplumu, Yaşlılar ise geçmişin bilgesidir, o yüzden ki önemli ve değerlidir....
#şemsiyesizkalançocuklar #atalarımız #birçocukmutlutoplum
Çocuklarınızı Öyle Yetiştirin ki;
* ihtiyaçlarını ağlayarak,
* yalan söyleyerek talep etmesin.
* onu sevmeniz, korumanız, sarılmanız için yaralanmaya ihtiyaç duymasın.
* sevginin gücünü, saygının asilliğini öyle verin ki, yanlış insanlarda sevgi kırıntısı arayarak, sevginin açlığını yaşamasın.
* öyle bağ kurun ki;
samimi, saf, çıkarı, ihtiyacı olmadan gelmeyi bilsin...
* önce siz doğru olun, doğruluğu öğretin ki sizden 100.000 dolar da istese ihtiyacı var ki istiyor düşünceniz olsun.
* kimseyle kıyaslamayın ki, herkes O'nun başarılı olduğunu görürken o kendini YETERSİZ hissetmesin.
sadece sevin, anlayın, duyun ve görün.... bir Çocuk geleceğin toplumudur
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bütün silah arkadaşlarını saygıyla ve minnetle anıyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
,, Türk Yıldızları'' onur ve gururumuz, var olsun Türk Milleti.
bu dünyada ki yaşam yolculuğum tamamlandığın da, en son seni görmeyi dilerdim... bedenimden bana kalan harikulade bir armağan olurdu ve bu dünyaya ruhumun geliş amacını hatırlamış olurdum.!