Bazı anlar vardır, kelimelere ihtiyaç duymaz. Bir yaprağın rüzgârla dansı, bir dalganın kıyıya dokunuşu, ya da bir bakışta saklanan binlerce duygu... Zaman, o anlarda fısıldar. Sesinde huzur vardır, kimi zaman da özlem.
Her nefeste, içinde bir dünya taşır insan. Bir koku, bir ezgi, bir dokunuş… Hepsi bir hatıranın kapısını aralar. Geçmişte kalmış gibi duran anılar aslında hep buradadır; tıpkı gün batımını izleyen gözler gibi, sessiz ve derin bir bekleyişle yanımızda dururlar.
Ve hayat, o fısıltıyı duyabilenler için daha anlamlıdır. Çünkü ne varsa yaşanmaya değer, hepsi o küçücük anların içinde saklıdır. Bir kalp atışı, bir gülümseme, bir "iyi ki"...
Hayat bazen karmaşık, bazen ise çok basit. Bazen bir tarçınlı çay, bir dost sohbeti ve birkaç güzel anı yeter. Tarçın kokusu, nostaljiyi ve huzuru hatırlatır.
Hayatın tatlı yanlarını birlikte keşfedeceğimiz insanların çoğalmasına niyet ile.!
Zaman, bakmayı bilenler için hep manzaralar sunar. Hayat, bir film gibidir ve en güzel sahneleri gözlerimizle gördüğümüz o anlarda gizlidir!
Zarafet, yalnızca dış görünüşte değil; hayata bakış açısındaki sade ve derin güzellikte saklıdır. Bir çocuğun neşeyle yükselen kahkahasında, bir çiçeğin yapraklarında titreşen o ince mucizede, eski bir köprüden geçerken duyulan o derin ve huzurlu sessizlikte… Hayat, fark edilmeyi bekleyen ayrıntılarda saklıdır ve her biri bir tablonun incelikle boyanmış detayları gibidir.
Asla başkalarının ışıklarına bakıp kendi yıldızlarını küçümseme. Senin yolunu yalnızca senin ışığın aydınlatabilir!
Her gün, fark etsek de etmesek de, bizi gülümseten, umut veren ya da derin bir nefes aldıran anlarla dolu. Sabahın ilk ışıklarıyla uyanmak, kuşların şarkısını duymak, sevdiğimiz birinin sesiyle ısınmak… Bunlar, hayatın sunduğu armağanlar.
Belki bugün, bu küçük ama anlamlı mucizelere biraz daha dikkatle bakarız. Belki bir fincan çayın sıcağında, bir kitabın içinde, ya da bir dostun gülüşünde huzuru buluruz. Çünkü mutluluk, genelde büyük şeylerde değil, o küçük detayların farkında olmaktadır.
Bugün, hayata yeniden teşekkür etme günü olsun ?? ??
Hayat, Yaradan’ın bizim için hazırladığı öyle bir yolculuk ki içinde çeşit çeşit duygu, olay ve deneyim var. Sevinçler kadar sınavlar, üzüntüler kadar başarılar... Pes etmeyi de öğreniyoruz, bırakmayı da... Ama bir şey hep baki kalıyor: Yaşam yolculuğuna serpiştirilmiş güzelliklerin farkında olmak ve onlara şükretmek.
Burada, bu anın içinde olmayı seviyorum. İçimi sızlatan hatıralar ve gözlerimin gördüğü her türlü acıya rağmen... Yine de seviyorum pencere pervazına oturup gökyüzünü izlemeyi. Başımın üzerinden süzülen kuşların kanatlarında, bana taşınan bir nevi huzur var. Martılar dans ederken, ellerimde bir kupa sıcak içeceğin tarçın kokusuyla mest oluyorum. Gökyüzü şovunu sunarken, ruhumun derinliklerinde hissettiğim o sakin mutluluk, tarifsiz.
Bu dünyanın içine serpiştirdiğin her şey için şükürler olsun Allah’ım. Tarçın kokusundan kuşların gölgesine, gökyüzünün mavisinden içtiğimiz çayın sıcaklığına... Her biri birer hediye. Ama en çok da sevdiklerimiz bir hediye. Ve işte o yokluklarına denk geldiğimizde kalplerimiz burkuluyor. Hüznümüzü, yalnızlığımızı Senin verdiğin sevgiyle teselli et. Zira sevgi de Senin armağanın. Kalplerimiz Seninle sakinleşsin, Seninle şükretsin.
Yaşam yolculuğumuzun havuzuna atılmış her bir damla su, bizi biz yapıyor. Tarçın kokusuyla sarılmış bir fincan çay gibi sıcacık bir hayat diliyorum herkes için. Sevgiyle dolu, hüzünleriyle bile kıymetli...
***** SAYIN ÇALIŞKAN ***** . Yaşamsal devinimde, her yeni bir başlangıç, yeni bir meşakat demektir. Beraberinde yeni zorluklar, yeni olaylar, yeni insanlar ve yeni sorumluluklar getirir...Mücadele alanı içerisinde kendi doğrularından asla vazgeçmeden, meselelerin üzerine inadına ve ısrarla yürümelisiniz. Hayat yolunda başarı anahtarının her zaman kendinde olduğunu unutma. Şiir-Makale-Kitap yazarlığı ve meslek-i başarılarınızın yarınlara irşat olması dileğiyle, Bahtınız açık, Ömrünüz uzun ve yolunuz hurişan olsun...SELAMETLE -----OZAN ÇAKIROĞLU------
Özel bir tarih olan 10.02.2025’te, Avluda Yürüyen Gölgeler kitabımın devamı olan ikinci kitabımı sizlerle buluşturacağım. Bu tarih, eserin ilham kaynağı İla için büyük anlam taşıyor. Onun anısına yazılmış olan bu serinin ikinci kitabında, İla’nın içsel yolculuğuna ve avludaki gölgelerin ardında saklı hikayelere daha derin bir bakış sunacağım.
Üçüncü kitabımda, Elizabeth ve Darcy’nin büyüleyici aşk hikayesiyle sizleri unutulmaz bir yolculuğa davet ediyorum! Bu klasik karakterlerin tutkulu aşkı, zorlu engelleri ve sadakatleri, modern bir anlatımla yeniden hayat bulacak. Elizabeth'in özgür ruhu ve Darcy'nin derin tutkuları arasında, hem kalbinizi ısıtacak hem de heyecanla çevireceğiniz sayfalar sizleri bekliyor. Bu hikaye, sadece bir aşkın değil, aynı zamanda kişisel büyümenin, bağlılığın ve hayatın zorluklarına karşı birlikte mücadele etmenin simgesi olarak sizlerle buluşacak.
Ayrıca, üzerinde titizlikle çalıştığım şiir kitabımla da sizlere ulaşacağım. Aşk, doğa ve yaşamın en saf duygularını yansıttığım bu dizelerde, kalbimin en derin hislerini sizlerle paylaşacağım.
"Ben heyecan doluyum, bu heyecanın sizlere de akmasını diliyorum.
Teşekkür ederim, destekleriniz için minnettarım. Şükürler Olsun, Huri Çalışkan .
Güzele güzellik katan güzelliğin sarsılmaz gücü ile yürümek,yol ne güzel. O yolda yürümeyi bilmek daha da güzel… De ki : Güzelliğin içinde iyilik,iyiliğin içinde iyi niyet yoksa,o güzellik bir hiçtir…
"Ekim’in son günü... gökyüzü İstanbul'da harikulade bir güzelliğe bürünmüş, içimizi ısıtan bir huzur var havada. Ve… yarın, Kasım’ın heyecanı başlıyor. Yeni bir aya, umutla, tazelikle merhaba demek için, avuçlarımızda tarçınlı saleplere merhaba!"
,, bir insan gölgesiyiz ve ruhlarımızın renkleriyle dünyaya şekil veririz. Kim neyi seçmişse onun seçimidir; lakin insanlığın gölgesi geçtiği yerde renklerini bırakır. Öyle ki, buradan falanca kişi geçmiştir deriz... Keşke kaldırım taşlarına gül kokulu yollar döşenseydi; ne muazzam olurdu."
Aşk, ne veresiye alınan bir eşya ne de kredi ile ödenen bir borçtur. Aşk, iki insanın arasındaki titreşimlerin birbirine bağlanmasıdır. Günlük yaşamın getirdiği "acaba" sorularına ve maddi hesaplara maruz kalmamalıdır, çünkü aşkın özü, insanın ruhunda saklıdır. O, komşuda olmayan, sadece iki kişi arasında yaşanan derin bir enerjidir.
Aşk, hesaplarla, endişelerle değil, içtenlikle ve güvenle beslenir. İki insan, birbirine güvenip kalplerini açtıklarında, ortaya çıkan bağ ne zamanla ne de koşullarla sınırlıdır. Bu bağ, dışarıdan anlaşılmayacak kadar özeldir ve iki kişi arasında paylaşılan bir sır gibi saklı kalır.
Sevgi, maddi beklentilere bağlı değildir; aksine, kalpten gelen saf duygularla beslenir. Sorgulamalara değil, karşılıklı anlayışa, saygıya ve güvene dayanır. İşte bu yüzden, aşk en çok iki insanın paylaştığı o titreşimde var olur.
Aşk, karşılıklı fedakârlık ve derin bir bağlılıkla büyür. Ve bu bağı anlamanın yolu, maddi hesaplardan değil, kalbin derinliklerinden geçer.
aklında tut Çocuk. insanların imzası vardır. yazdığını gözün okuyamadığında, sesiyle tanırsın. kulağın işitmediğınde yazdığı her harfinden tanırsın. her ikisi olmadığında kokusuyla bilirsin mutlâk.
Aşk, insanlık tarihi boyunca üzerine en çok konuşulan ve yazılan duygulardan biri olduğunu biliyoruz. Eğer kötü bir şey olsaydı, yasaklanırdı, muhtemel insanlar bu duyguyu bastırmak için yasalar koyar ve kalplerini kapatırlardı. Oysa aşk, varlığını her zaman özgürce sürdürmüş, çünkü özünde insanı geliştiren ve yaşama bağlayan bir güç barındırıyor. Sevgi, insanları daha iyi versiyonlarına dönüştürme potansiyeline sahiptir. Birine duyduğumuz aşk, onun iyiliğini istemek ve yanında olma arzusuyla şekillendiğini düşünürsek, doğru olduğunu görmüş oluyoruz.
Aşkın iyiliği, bireysel ilişkilerin ötesinde toplumsal düzeyde de kendini gösterir. Eğer aşk kötü olsaydı, insanları bir araya getirme ve daha iyi bir dünya yaratma gücü de olmazdı. Bu nedenle, aşk yasaklanamayacak kadar değerlidir. Aşk, her zaman umut ve sevgi dolu bir yaşamın kapılarını açar. Aşk, insanı insandan uzaklaştırmak değil, tam tersine birbirine yakınlaştıran bir duygudur. Bu yüzden, aşk iyi bir şeydir; çünkü hayata anlam katan en güzel duygulardan biridir.
O halde şöyle diyelim yarınlara; seninle koklamadığım bir çiçek, dans etmediğim bir gökyüzü,ve... yollar var yeryüzünde.! sevgilerimle.
zaman makinesine doluşan pılı pırtılar finale vardığında fırlatılır kimsesizliğin sokaklarına... kirli yaşamların solukları gök kubbeyi soluksuz bıraksa da, kutsal bağlarıyla dokunur yeniden yeryüzünde ki yaşama.
o yüzden belki de mavi düşler ülkesini terk etmez bu ruh ordusu.!
,, aşk " öyle zamansız karşına çıkan, plansız gözüken doğal bir şey değildir Azize'm / Aziz'im. rastlantıların tesadüfi görünmesine ihtiyaç duymuştur.... böyle bir rastlantıya denk geldiğinde ciddi farkındalıkla sükunetin sesini duyabilmeli insan. sabır ve odak ile karşındakinin ruhunda hâkikati okursun.
diğer yarını değil hâkikati okumaya başlarsın, işte o vakit cevapları bulabilir kalbinin bilgeliği.... ruhunun eksik kalan yanı o zaman tamamlanır.
kaşları çatık, cilt tonları siyah, mutsuzluğa dair hepsinde farklı resim tuâl edilmiş lâkin ortak noktaları mutsuzluk olan, yanlışlıkla dokunanları bir ısırıkta yiyecekmiş gibi bakan ve sayıları oldukça fazla bu insanoğlunun nasıl bir derdi vardı acaba.?
,, neden bu resim tuâlin' de olmayı seçmişti ruhları "
kalp; sevgiyi hisseden kendi evine alıp almayacağına karar veren, bunu akıllı bilince danışmadan yapandır.
muhafaza etmek; bu kutsal olan sevgiye alınan gard oluşur bu defa akıllı bilinç ile buna karar veririz.
muhafaza etme yöntemi; kimine göre kalbin içi lakin burası ev sahibidir ve ev sahibi çatıdır. muhafaza etme yöntemini her insanın kalbi ayrı değerlendirir. doğan bebek annenin avuçlarına teslim edilir, babaya da elbette... avuç değerli bulduğu, hissettiği bir şeyi koruma hissi duyar, bir kuş' da olsa avucun içinde elmas da....
o yüzdendir ki; seni avuç içlerimde severim ben, öyle şefkat dolu, öyle bir şey olmasın diye koruyarak, öyle şifa ile... seni avuç içlerimle muhafaza ediyor, kalbimde saklıyorum sevdiceğim.
incir ağaçları gibi, her zaman olmanı da dileyerek.
“ dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar. size sesleniyorum! hangi tuş daha etkilidir sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini? copy-paste (kopyala-yapıştır) yapabilir misiniz dalgaların sahile vuruşunu”
Fısıldayan Zaman
Bazı anlar vardır, kelimelere ihtiyaç duymaz. Bir yaprağın rüzgârla dansı, bir dalganın kıyıya dokunuşu, ya da bir bakışta saklanan binlerce duygu... Zaman, o anlarda fısıldar. Sesinde huzur vardır, kimi zaman da özlem.
Her nefeste, içinde bir dünya taşır insan. Bir koku, bir ezgi, bir dokunuş… Hepsi bir hatıranın kapısını aralar. Geçmişte kalmış gibi duran anılar aslında hep buradadır; tıpkı gün batımını izleyen gözler gibi, sessiz ve derin bir bekleyişle yanımızda dururlar.
Ve hayat, o fısıltıyı duyabilenler için daha anlamlıdır. Çünkü ne varsa yaşanmaya değer, hepsi o küçücük anların içinde saklıdır. Bir kalp atışı, bir gülümseme, bir "iyi ki"...
Huri Çalışkan
Hayat bazen karmaşık, bazen ise çok basit. Bazen bir tarçınlı çay, bir dost sohbeti ve birkaç güzel anı yeter. Tarçın kokusu, nostaljiyi ve huzuru hatırlatır.
Hayatın tatlı yanlarını birlikte keşfedeceğimiz insanların çoğalmasına niyet ile.!
Huri Ç.
Zaman, bakmayı bilenler için hep manzaralar sunar. Hayat, bir film gibidir ve en güzel sahneleri gözlerimizle gördüğümüz o anlarda gizlidir!
Zarafet, yalnızca dış görünüşte değil; hayata bakış açısındaki sade ve derin güzellikte saklıdır. Bir çocuğun neşeyle yükselen kahkahasında, bir çiçeğin yapraklarında titreşen o ince mucizede, eski bir köprüden geçerken duyulan o derin ve huzurlu sessizlikte… Hayat, fark edilmeyi bekleyen ayrıntılarda saklıdır ve her biri bir tablonun incelikle boyanmış detayları gibidir.
Asla başkalarının ışıklarına bakıp kendi yıldızlarını küçümseme. Senin yolunu yalnızca senin ışığın aydınlatabilir!
~Huri Çalışkan
Her gün, fark etsek de etmesek de, bizi gülümseten, umut veren ya da derin bir nefes aldıran anlarla dolu. Sabahın ilk ışıklarıyla uyanmak, kuşların şarkısını duymak, sevdiğimiz birinin sesiyle ısınmak… Bunlar, hayatın sunduğu armağanlar.
Belki bugün, bu küçük ama anlamlı mucizelere biraz daha dikkatle bakarız. Belki bir fincan çayın sıcağında, bir kitabın içinde, ya da bir dostun gülüşünde huzuru buluruz. Çünkü mutluluk, genelde büyük şeylerde değil, o küçük detayların farkında olmaktadır.
Bugün, hayata yeniden teşekkür etme günü olsun ?? ??
Tarçın Kokulu Muhabbetler
Hayat, Yaradan’ın bizim için hazırladığı öyle bir yolculuk ki içinde çeşit çeşit duygu, olay ve deneyim var. Sevinçler kadar sınavlar, üzüntüler kadar başarılar... Pes etmeyi de öğreniyoruz, bırakmayı da... Ama bir şey hep baki kalıyor: Yaşam yolculuğuna serpiştirilmiş güzelliklerin farkında olmak ve onlara şükretmek.
Burada, bu anın içinde olmayı seviyorum. İçimi sızlatan hatıralar ve gözlerimin gördüğü her türlü acıya rağmen... Yine de seviyorum pencere pervazına oturup gökyüzünü izlemeyi. Başımın üzerinden süzülen kuşların kanatlarında, bana taşınan bir nevi huzur var. Martılar dans ederken, ellerimde bir kupa sıcak içeceğin tarçın kokusuyla mest oluyorum. Gökyüzü şovunu sunarken, ruhumun derinliklerinde hissettiğim o sakin mutluluk, tarifsiz.
Bu dünyanın içine serpiştirdiğin her şey için şükürler olsun Allah’ım. Tarçın kokusundan kuşların gölgesine, gökyüzünün mavisinden içtiğimiz çayın sıcaklığına... Her biri birer hediye. Ama en çok da sevdiklerimiz bir hediye. Ve işte o yokluklarına denk geldiğimizde kalplerimiz burkuluyor. Hüznümüzü, yalnızlığımızı Senin verdiğin sevgiyle teselli et. Zira sevgi de Senin armağanın. Kalplerimiz Seninle sakinleşsin, Seninle şükretsin.
Yaşam yolculuğumuzun havuzuna atılmış her bir damla su, bizi biz yapıyor. Tarçın kokusuyla sarılmış bir fincan çay gibi sıcacık bir hayat diliyorum herkes için. Sevgiyle dolu, hüzünleriyle bile kıymetli...
Hayat bisiklete binmek gibidir, pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz.
Hayat, bir testi gibi görünür. Ama gerçek doluluk, içine ne koyduğunla değil, içindekini nasıl paylaştığınla ilgilidir.
Bu yüzdendir ki;
Testinin ibriğinden akan, içinde saklı olanı gösterir: Şerbet mi, yoksa zehir mi?
Huri Ç.
teşekkür ederim, yolculuğuma eklediğiniz niyetlerinize, iyi düşünce ile ördüğümüz her şey iyiye dönüşecektir.
,, neyi seçersek onu çekeriz, seçimlerimiz belli, güzellikleri çekmeye niyet ile...'' şükürler olsun.
sevgilerimle,
***** SAYIN ÇALIŞKAN *****
.
Yaşamsal devinimde, her yeni bir başlangıç, yeni bir meşakat demektir. Beraberinde
yeni zorluklar, yeni olaylar, yeni insanlar ve yeni sorumluluklar getirir...Mücadele alanı
içerisinde kendi doğrularından asla vazgeçmeden, meselelerin üzerine inadına ve ısrarla
yürümelisiniz. Hayat yolunda başarı anahtarının her zaman kendinde olduğunu unutma.
Şiir-Makale-Kitap yazarlığı ve meslek-i başarılarınızın yarınlara irşat olması dileğiyle,
Bahtınız açık, Ömrünüz uzun ve yolunuz hurişan olsun...SELAMETLE
-----OZAN ÇAKIROĞLU------
Sevgili Arkadaşlarım;
Özel bir tarih olan 10.02.2025’te, Avluda Yürüyen Gölgeler kitabımın devamı olan ikinci kitabımı sizlerle buluşturacağım. Bu tarih, eserin ilham kaynağı İla için büyük anlam taşıyor. Onun anısına yazılmış olan bu serinin ikinci kitabında, İla’nın içsel yolculuğuna ve avludaki gölgelerin ardında saklı hikayelere daha derin bir bakış sunacağım.
Üçüncü kitabımda, Elizabeth ve Darcy’nin büyüleyici aşk hikayesiyle sizleri unutulmaz bir yolculuğa davet ediyorum! Bu klasik karakterlerin tutkulu aşkı, zorlu engelleri ve sadakatleri, modern bir anlatımla yeniden hayat bulacak. Elizabeth'in özgür ruhu ve Darcy'nin derin tutkuları arasında, hem kalbinizi ısıtacak hem de heyecanla çevireceğiniz sayfalar sizleri bekliyor. Bu hikaye, sadece bir aşkın değil, aynı zamanda kişisel büyümenin, bağlılığın ve hayatın zorluklarına karşı birlikte mücadele etmenin simgesi olarak sizlerle buluşacak.
Ayrıca, üzerinde titizlikle çalıştığım şiir kitabımla da sizlere ulaşacağım. Aşk, doğa ve yaşamın en saf duygularını yansıttığım bu dizelerde, kalbimin en derin hislerini sizlerle paylaşacağım.
"Ben heyecan doluyum, bu heyecanın sizlere de akmasını diliyorum.
Teşekkür ederim, destekleriniz için minnettarım. Şükürler Olsun, Huri Çalışkan .
,, En basit şeyler, en büyük lükstür. Güzellik, sevgi, ve huzur da tıpkı bir fincan sıcak çay gibi: en sade halinde en değerli olan."
sevgiyle,
Güzele güzellik katan güzelliğin sarsılmaz gücü ile yürümek,yol ne güzel. O yolda yürümeyi bilmek daha da güzel… De ki : Güzelliğin içinde iyilik,iyiliğin içinde iyi niyet yoksa,o güzellik bir hiçtir…
Gönülden gönüle,sevginin muhabbeti ile… .))
,, Şıklık, sesini yükseltmeden de etkili olabilmektir. Duruşumuz, dünyaya bıraktığımız en güçlü izdir. "
Rengim çoktur kendimde, tahammülüm önce kendime.
Sevgiler.
,, Zarafetin gücü ve düşüncenin derinliği, her ayrıntıya anlam katar. Bazen en sade anlar, en güçlü hikayeleri anlatır."
Sevgiler.
"Ekim’in son günü... gökyüzü İstanbul'da harikulade bir güzelliğe bürünmüş, içimizi ısıtan bir huzur var havada.
Ve…
yarın, Kasım’ın heyecanı başlıyor. Yeni bir aya, umutla, tazelikle merhaba demek için, avuçlarımızda tarçınlı saleplere merhaba!"
günaydın Umut.! günaydın Yaşamak.!
teşekkürler Allah'ım.
sevgi gölgemiz olsun.
kendi hikayemizi anlatırken farklı notalarla yazıyoruz. Keman, bu hikayenin sesidir; her akor, ruhumuza hitap eden bir çağrıdır.
sevgilerimle,
,, bir insan gölgesiyiz ve ruhlarımızın renkleriyle dünyaya şekil veririz. Kim neyi seçmişse onun seçimidir; lakin insanlığın gölgesi geçtiği yerde renklerini bırakır. Öyle ki, buradan falanca kişi geçmiştir deriz... Keşke kaldırım taşlarına gül kokulu yollar döşenseydi; ne muazzam olurdu."
"Rabbim, sen hepimizi çok sev."
kalben sevgileirmle.
Aşk, ne veresiye alınan bir eşya ne de kredi ile ödenen bir borçtur. Aşk, iki insanın arasındaki titreşimlerin birbirine bağlanmasıdır. Günlük yaşamın getirdiği "acaba" sorularına ve maddi hesaplara maruz kalmamalıdır, çünkü aşkın özü, insanın ruhunda saklıdır. O, komşuda olmayan, sadece iki kişi arasında yaşanan derin bir enerjidir.
Aşk, hesaplarla, endişelerle değil, içtenlikle ve güvenle beslenir. İki insan, birbirine güvenip kalplerini açtıklarında, ortaya çıkan bağ ne zamanla ne de koşullarla sınırlıdır. Bu bağ, dışarıdan anlaşılmayacak kadar özeldir ve iki kişi arasında paylaşılan bir sır gibi saklı kalır.
Sevgi, maddi beklentilere bağlı değildir; aksine, kalpten gelen saf duygularla beslenir. Sorgulamalara değil, karşılıklı anlayışa, saygıya ve güvene dayanır. İşte bu yüzden, aşk en çok iki insanın paylaştığı o titreşimde var olur.
Aşk, karşılıklı fedakârlık ve derin bir bağlılıkla büyür. Ve bu bağı anlamanın yolu, maddi hesaplardan değil, kalbin derinliklerinden geçer.
Sevgiyle kalın,
sadece varoluşunuz, sizi siz olduğunuz için bile, iç dünyanızı sevecek, hayatınızı büyütecek insanlar vardır.
bu insanlar sahip olduğunuz güzelliklerin üzerine, toprağın tohumları gibi yaşam yolculuğunuzu büyütecek daha verimli olmanıza katkı olacaklardır.
olurda bu çağın içinde böyle, SOYLU RUHLARA denk gelirseniz, kalbinizle sevin bedeninizle sarılın, hissedin, bu yolculuğu onurlandırın.
sevgiler.
gözün görmediğini değil, kalbin sevmediğini unutur insan.
,, Tarçın kokuları bulaşırken gökyüzüne, çiğ tanelerine sığınıyordu turuncu yapraklar.
Omzuma düşen şalı örterken, Üşüdün, hadi içeri girelim, genç kalan ruhum, diyordu; bu eşsizliğin içinde, soluğuna şükrettiğim... Yaşımız 80!
Yılların ardında kalan, ilk çay içtiğimiz günlerin tazeliği kadar genç."
aklında tut Çocuk.
insanların imzası vardır.
yazdığını gözün okuyamadığında, sesiyle tanırsın.
kulağın işitmediğınde yazdığı her harfinden tanırsın.
her ikisi olmadığında kokusuyla bilirsin mutlâk.
lâkin;
sen hepsiyle tanı ki özlem duymayasın....
Aşk; Hayatın Yasak Tanımayan Gücü
Aşk, insanlık tarihi boyunca üzerine en çok konuşulan ve yazılan duygulardan biri olduğunu biliyoruz. Eğer kötü bir şey olsaydı, yasaklanırdı, muhtemel insanlar bu duyguyu bastırmak için yasalar koyar ve kalplerini kapatırlardı.
Oysa aşk, varlığını her zaman özgürce sürdürmüş, çünkü özünde insanı geliştiren ve yaşama bağlayan bir güç barındırıyor. Sevgi, insanları daha iyi versiyonlarına dönüştürme potansiyeline sahiptir. Birine duyduğumuz aşk, onun iyiliğini istemek ve yanında olma arzusuyla şekillendiğini düşünürsek, doğru olduğunu görmüş oluyoruz.
Aşkın iyiliği, bireysel ilişkilerin ötesinde toplumsal düzeyde de kendini gösterir. Eğer aşk kötü olsaydı, insanları bir araya getirme ve daha iyi bir dünya yaratma gücü de olmazdı. Bu nedenle, aşk yasaklanamayacak kadar değerlidir.
Aşk, her zaman umut ve sevgi dolu bir yaşamın kapılarını açar. Aşk, insanı insandan uzaklaştırmak değil, tam tersine birbirine yakınlaştıran bir duygudur. Bu yüzden, aşk iyi bir şeydir; çünkü hayata anlam katan en güzel duygulardan biridir.
O halde şöyle diyelim yarınlara; seninle koklamadığım bir çiçek, dans etmediğim bir gökyüzü,ve...
yollar var yeryüzünde.!
sevgilerimle.
özledim gözlerimin kelimelerine dokunmasını, satırlarının yolculuğunda dolaşmasını. ben gelene kadar dokunmasın kelimelerin kimsenin dudaklarına.
zaten derin sözlerin muhabbeti değil midir, özlem havuzunu dolduran....her harf seni özleyen kalbin ezgisini taşırken.
Vuslat aşkı dinamitler ve yerle yeksan eder, aşk ençok platonikken yaşanasıdır.
zaman makinesine doluşan pılı pırtılar finale vardığında fırlatılır kimsesizliğin sokaklarına... kirli yaşamların solukları gök kubbeyi soluksuz bıraksa da, kutsal bağlarıyla dokunur yeniden yeryüzünde ki yaşama.
o yüzden belki de mavi düşler ülkesini terk etmez bu ruh ordusu.!
,, aşk " öyle zamansız karşına çıkan, plansız gözüken doğal bir şey değildir Azize'm / Aziz'im.
rastlantıların tesadüfi görünmesine ihtiyaç duymuştur.... böyle bir rastlantıya denk geldiğinde ciddi farkındalıkla sükunetin sesini duyabilmeli insan. sabır ve odak ile karşındakinin ruhunda hâkikati okursun.
diğer yarını değil hâkikati okumaya başlarsın, işte o vakit cevapları bulabilir kalbinin bilgeliği.... ruhunun eksik kalan yanı o zaman tamamlanır.
kalp aşk'ı tanır.
~ selâm ve muhabbetle ~
#huriçalışkan
#avludayürüyengölgeler
#avludayürüyengölgelersılayaselam
#semsiyesizkalancocuklar
kaşları çatık, cilt tonları siyah, mutsuzluğa dair hepsinde farklı resim tuâl edilmiş lâkin ortak noktaları mutsuzluk olan, yanlışlıkla dokunanları bir ısırıkta yiyecekmiş gibi bakan ve sayıları oldukça fazla bu insanoğlunun nasıl bir derdi vardı acaba.?
,, neden bu resim tuâlin' de olmayı seçmişti ruhları "
tebessüm sadaka değil miydi, dinimizde.!
kalp;
sevgiyi hisseden kendi evine alıp almayacağına karar veren, bunu akıllı bilince danışmadan yapandır.
muhafaza etmek;
bu kutsal olan sevgiye alınan gard oluşur bu defa akıllı bilinç ile buna karar veririz.
muhafaza etme yöntemi;
kimine göre kalbin içi lakin burası ev sahibidir ve ev sahibi çatıdır. muhafaza etme yöntemini her insanın kalbi ayrı değerlendirir.
doğan bebek annenin avuçlarına teslim edilir, babaya da elbette... avuç değerli bulduğu, hissettiği bir şeyi koruma hissi duyar, bir kuş' da olsa avucun içinde elmas da....
o yüzdendir ki;
seni avuç içlerimde severim ben, öyle şefkat dolu, öyle bir şey olmasın diye koruyarak, öyle şifa ile...
seni avuç içlerimle muhafaza ediyor, kalbimde saklıyorum sevdiceğim.
incir ağaçları gibi, her zaman olmanı da dileyerek.
“ dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar.
size sesleniyorum!
hangi tuş daha etkilidir sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
copy-paste (kopyala-yapıştır) yapabilir misiniz dalgaların sahile vuruşunu”
«««« Müşfik Kenter »»»» çok kalp