Ne cam var ne çerçeve
Ne kapı var ne pencere
Ne de ocağında kaynayan tencere
Ama umudu var
Kupkuru umut bir şeye yaramıyor
Bir ilkbahar günü
Güneş ışınları dik geliyor
Ok gibi…
Rüzgâr çok hafif esiyor
Sanki yok gibi.
Cıvıl cıvıl Kalekapısı
Tuna’dan geçtim,
Abdest aldım,
Suyundan içtim.
Rumeli türküleri dinledim
Güneşi cebime koydum
Çanağında hamur yoğurdum
Birdenbire sevdim seni,
Öyle usul usul değil,
Öyle yavaş yavaş değil
Sabahın olduğu gibi değil
Baharda çiçeğin açtığı gibi değil,
Bir gece ormanlar içinden geçerken
Bir yıldız kaydı avucumun içinden.
Baktım göğe yıldızlar yoktu yerinde
İçin için ağlıyordu gök,derinden!
O gece ben,annemi gördüm düşümde,
Haydi gel diyordu bana ta derinden.
Bir gökyüzü armağan edelim çocuklara
Mavi,masmavi…
Kimse kurmasın onlara tuzak.
Oyun bahçeleri kursunlar orada
Oynasınlar mavi mavi
Şu karşıki dağlar; yüce, ak dağlar,
Kurudu pınarların akmaz oldu.
Yandı, kül oldu mor sümbüllü bağlar;
Hesap sorar senden olaylar bir gün.
Hep yüce dağ başında gezerim ben,
Bir sonbahar öğle vakti...
Hiçbir sebep yokken dışarı çıktım;
Öylesine.
Havada tek bulut yok.
Esiyor ılgıt ılgıt rüzgâr
Yıl iki bin on sekiz
Mevsim ilkbahar…
Bir garip rüyaya dalmış gündüz güneş,
Gece ay ve yıldızlar.
Sevinç içinde gökyüzü!
Bir ilkbahar sabahı
Görünce açmış çiçekleri,
Gülüverdi içim birden!
Sarıldım kâğıda kaleme
Anlamasalar da şiirden.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!