Bulaşıcı hastalık gibisin
Ne öldürüyor
Ne iflah ediyorsun...
Belki iç dökümümsün
Belki de yaşamımla
Bak şu feleğin işine
Karışır oldu düşüme
Düşündüm döndüm şaşkına
Darılsam ne kırılsam ne
Benzetirlermiş deliye
Kışın ayazına
Yazın kavurucu sıcağına aldırmayan
Kendisiyle kâh dargın kâh barışık
Bir kız çocuğu olduğum
Dünlere çağırıyorum seni
Değişmek güzeldir de, akıbet güzel ise
hep iyi, güzel ve doğruya yönelmesi,
genişletmesi insanın ufkunu,
kısacası değişmeyen tek şey,
değişimin kendisi olsa da
inatla değişiyor her şey,
ne zaman gelip gideceği belli olmayan
bir yandan çağlayan gibi serinleten
öte yandan çöl sıcağı gibi kavuran
bir deli sevda işte
elini vermeye gör
Yağmur yüklü bir bulutum
Sürme beni demedim mi
Ağlarsam durduramazsın
Görme beni demedim mi
Nazım niyazım çekilmez
Yıldızlar
Serenat yaparken yakamozlara
Hüzünlü saatler yaşıyordum
Umarsız ve çaresiz
Demek Geldiniz
sabahları çaydanlığın ı ocağa koyduktan sonra
mutfak penceremden denizi izlemek
hatta limanda demirleyen onlarca gemiyi sahiplenmek en sevdiğim eğlence şimdi
akşam olup ay doğunca sarın saçları dalgalanır denizdeki mavi çarşaf üstünde ne muhteşemdir o manzara, gümüş bir tepsi gibi ağır ağır yükselir açıklarda
Odaklandım bir resme, günlerdir böyle
Bir ışık, ya da bir ses olsa, belki bir anlam bulacak
Neredeyim kaç gündür, buranın adresi ne
Olmuyor… Kelimeler bir araya gelmiyor
Tut ki geldi ne anlatacağım, nasıl anlatacağım derdimi
Nilüferleri okşayan rüzgar
Söğüt dallarında şarkılar
Kimin eseri bu güzel hayat
Yıldızlar uçuşur mutluluktan
“Ay” en çok hangi mevsimde parlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!