Bu mektup sana;
yazıyordu masadaki vazoya yaslanmış mektuba iliştirilmiş
dikkat notunda...
Ve "Merhaba" diye başlıyordu ilk cümle.
en çok püren çiçekleri açtığında sevdim
yağmur ıslattığında mersin yapraklarını
baharla durulduğunda derenin sularını
babamın duvarda asılı rengi solmuş
sorma
“kaç bahar geçti sensiz
kaç mevsim kaç yaz
hiç fark etmemişim
bu nasıl ayaz”
“Yaşama ait bütün hissedişlerin kaynağı sen isen
anladım ki ben de yaşıyorum ve varım”
her şeyin tek başınalığını düşündüm gün boyu
örneğin kaldığım odanın balkon yüksekliğini aşan harnup ağacı...
işte o da tek başınaydı,
Yine buğulu gözleri Akdenizin,
Toros’lar papatya ve gelincik şenliğini beklemekte
Begonviller yeni uyanmış, ılık esintiler zülüflerini tarar
Gülkurusu renklerle dudaklarını boyalar
Karşı evin çatısında güvercin uçurur bir adam
Sevgileri sana yazdım, nazı kendime
Umutlar yükledim bazı kendime
Vefayı sana yazdım, borcu kendime
Bir vefa bir dostluk alacağın var
Borçlarım çoğaldı aştı binleri
Sabun kokulu saçlarını
Her derdime derman sevgini
Bitimsiz sabrını, şefkatini
Ne çok arıyor
Özlüyorum bir bilsen anne
ağır bir roman gibi anlatsam seni
Toros’ların çınarına nasıl haksızlık ederim
taşeli platosunun doruğuna kurulmuş
benim güzel memleketim
beni anlamadın
gibi mumlu mühürlü laflar etmeyeceğim
hal beyanı için uzun cümleler de gereksiz
bin yıllık meşe ağaçları kadar yorgunum
anlayacağın
her aklıma düştüğünde
bir bardak çay alırım elime
yarısı sıcak yarısı soğuk
sıcak olan yanı sana
soğuk olan yanı bana




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!