Sabun kokulu saçlarını
Her derdime derman sevgini
Bitimsiz sabrını, şefkatini
Ne çok arıyor
Özlüyorum bir bilsen anne
beni anlamadın
gibi mumlu mühürlü laflar etmeyeceğim
hal beyanı için uzun cümleler de gereksiz
bin yıllık meşe ağaçları kadar yorgunum
anlayacağın
her aklıma düştüğünde
bir bardak çay alırım elime
yarısı sıcak yarısı soğuk
sıcak olan yanı sana
soğuk olan yanı bana
akşam vakitleri, ufka her kızıl düştüğünde
hüzün kaplardı gözbebeklerimi, dinlerken kendimi
sanki bir daha doğmayacakmış gibi güneş
gün boyu yanımdasın da, seni benden
gün batımlarının kızılı alıyormuş gibi
karmaşık...
Akşam üstünün loş fukaralığı öyle bir siner ki üzerime
her gün bin kez kılıçtan geçirirken Edison’u
dünyayı aydınlattığı için de bin kez dua ederim aksine
gece üryandır her zaman, karanlık ise hain
aslında ikindiden konar omuzlarıma hüzün kuşları
"Geceden kalma endişeler silsilesi
Bütün beynimi işgal etmişken
Sözümü unuttum sanma"
Bir gün sana günaydın demiştim ya
Sonradan bir noksanlık hissetmiştim
ekin tarlalarını süratle geçip
baharın yedi rengine bezenmiş alana geldiler
bir taraf deniz diğer taraf Toros’ların yamaçları
pürenler çiçek açmış, neşe ile işveleşen karağan çalıları
ve taze kozalaklarıyla nazlı nazlı salınırken çam ağaçları
el ele tutuşup papatyaların süslediği bayırlara yol aldılar
Bir yaz günü harman zamanı
Gökte yıldızlar ve yeni doğmuş ay vardı
Annemin pabuçlarına benzer
Bir çift pabucum olmasıydı tek isteğim
Maviydiler gökyüzü kadar
Biçare yaralı, yorgun bir yürek
Kem söz söyleyemem, neyime gerek
Kimseler kalmamış, dünyaya direk
Acıyla yıkanmış, hallerde kaldım
Ne bulursa insan, bulur dilinden
sabahları bir telaşı olmalı insanın
akşamları da öyle, sevdikleri yanında olmalı
sofrada bolca, tabak, bardak, kaşık çatal
yemek kokusu doldurmalı tüm odaları
fırından yeni çıkmış ekmek gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!