babam; İstiklal Marşını duyduğunda
kasketini koltuk altına alıp, esas duruşa geçerdi
ezan sesini duyduğunda da, ibadet için camiye giderdi
annem; kendini bildiğinden beri
elverdiğince sağlığı, namazlı abdestliydi
gene tek başınayım yalnızlığımın kuytularında
duygularım kürek mahkûmu, firari uykularım
dalgalar, acımasızca kıyılarımı dövüyor
yakamozlar küsmüş, dinlemiyorlar beni
yüreğimi hapsetmiş mor gecenin fanusu
yaktıkça yakıyor benliğimi
güneş batmak üzereydi, posta henüz ulaşmışken köye
daha yürünecek yol vardı ya, her şey ne kadar keyifliydi
yolun sonunda sen olunca
alı alına, moru moruna karışmıştı karşı tepelerin
bizimse sırtımızdaki en ağırıydı yüklenebileceklerimizin
Aydınlar çıkmışlar bu gün pazara
Aman dikkat, gelirsiniz nazara
Dinleyecek birini de bulsun kazara
Yiyecek, giyecek mecalimiz yok
Aydınlanır, şavkı vurur çevreye
ay akşamdan doğmuş
nöbetteydi vadide ışığı
ufuk çizgisi morla kızıl arası
tepelerdeki ağaçların
kimi masum bir ceylan gölgesi
kimi harami kılığındaydı
ay ışığını al bu gece koynuna
uyut göğsünde öpe koklaya
tut ki öldüm bekleme beni
dönüşüm yokmuş gibi bir daha geri
vasiyetim olsun sana
gel bu gece bir kaçamak yapalım seninle
örneğin çocukluk yıllarımıza dönelim
oyunlar oynayalım, boş verelim gama
kedere ve hüzüne, bırakalım
kendi kaderlerini yaşasınlar
güzel şeyler muştulamak
güzel sözler söylemek isterdim sana
bahar çiçeklerinden söz etmek...
mutluluktan uçan masallar anatmak...
Akdeniz'den güzel haberler vermek
kayıp bir adres gibi ruhum
ne kendimde, ne başka yerde
bir de yolculuk var ya ufukta
yolculuk güzeldir aslında
güzeldir de




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!