yürürken bir başımıza kimsesiz kaldırımlarda
yağmur damlaları okşasın saçlarımızı
üstünden atlarken su birikmiş çukurların
seyret nasıl süzüldüğünü tepeden tırnağa
umutlarımızın
inceden inceye tüten bir özlem
bir özlem ki hiçbir şeye benzemez
doğduğum gün tanıdığım gündü
öldüğüm de kaybettiğim gün oldu
ayrılık acısı işte bilen bilir
güneş dökerse gözyaşlarını
Kiremit rengi saksılarında
İki garip fesleğen
Ya da reyhan mı desem
Akşamın hüznü
Birlikte yağıyor avuçlarımıza
Toplam dokuz,
eğer hepsi yaşıyor olsaydı
ben yedinci çocuğundum
hayat gailesi yüzünden belki
belki disiplinli olmak adına
birimizi kucağına alıp,
Fizik olarak iri kemikli
Güçlü kuvvetli, biraz tombulca
Yüreği güpgüzel bir insandı
Erişilmezdi, çok büyüktü çocuk aklımda...
Beş sınıflı bir derslikte
Gurbette yuvasız kuşlara döndüm
Seni yakamadım ben kendim yandım
Güneş kadar varken mumlara döndüm
Bir de ilden ile savurdun beni
Nedir istediğin söyle bileyim
Hani Bazen
Bulutların üstünde
Hisseder ya kendini insan,
Sonra yavaş-yavaş, bir damla su
Bir tüy gibi, döne-döne düşer ya
Sarılır ya toprağa veya bir yaprağa
Güzel gemiler kiminiz kırmızı, beyazdı kiminiz
Bugün hangi giz’in arkasında saklısınız
Hangi tül örttü mahreminizi
Bulutlar uçuşuyor bahçelerinizde
Akdeniz’in hangi incisindesiniz
Ben yorganı sıkıca bürünürken
Servilerin hışırtıları daha bir duygusaldı
Bahçedeki fasulyeler ve kabakların rengi
Yeşilden kavruk sarıya dönerken yaz ağlar
Demir alırdı yazdan güz mevsiminde bağlar
Bir sır gibi geldi gönlüme daldı
Beni akıl almaz düşlere saldı
Terk ederken bile yüzüme güldü
Bu densizden davacıyım hakim bey
Bazen yıldız oldu göğe tırmandı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!