Her sabah beyaz bir bulut ufukta
Günaydın diyerek bekleşir gibi
Güneş boy verince kızıl şafakta
Issızlık gönlümle koklaşır gibi
Günahın boynuma, yüreğimin kıymetlisi
Bütün benliğimi doldurmuşken sızı, sızı
Eğer gitmekse kararın, bakma geriye
Git...
ben giderken sen yolcu etmeliydin
hangi mevsim olduğunun ne önemi var
biliyorsun işte sensiz mevsimler hep kış
senli mevsimler bahar
Neden ayaklarım geri gidiyor
Neden pır pır değil yüreğim
İçimdeki kasvet neyin nesi
Neyin noksanlığı çektiğim
Bazen gitmek gerek, hani bıktırmadan
Sevdiğinin yüreğinde, bir tat bırakarak
Belki biraz kekremsi, belki gül şerbeti
Geriye dönebilecek kadar da yer açarak
Gittiniz…
Yine kar yağdı… Hatırlayacaksınız biliyorum
hani ikinci kez zatürree olmuştum seni hastaneye yetiştireceğim diye
aslına bakarsan ben hiç mi hiç hatırlamak istemiyorum
çünkü seni kaybetmek korkusu, ellerini bir daha tutamamak
gözlerinden öpememek, kokunu içime çekememek korkusunu
Gittin… Öyle mi?
Hani anlatmıştım sana
Rüyamda görmüştüm hani
Otururken bir bankta
Uzaktan izleyip
Gelememiştim yanına...
gönül niçin feryadımı duymazsın
başıma sardığın bunca iş yeter
kimi dalda bülbül, kiminde serçe
benim dallarımda hep baykuş öter
ne öğüt dinlersin ne söz dinlersin
Dinler isen nasihattir bu sözüm
Fazla havalanma inersin gönül
Dünya ölümlüdür, sakın kalp kırma
Dört kollu tabuta binersin gönül
Fazla yüz göz olup, kırılma fazla
Parça-parça olmuş şu yüreğimi
Acımadan sen yak, yak da öyle git
Mezar taşı diye bir ısırganı
Dikiver başıma, dik de öyle git
Gecenin yarısı uykum bölünür




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!