Günün Kırık Pusulası...
Cebimde paslı bir anahtar,
açtığı kapıyı çoktan unutmuş.
Bu şehir, o anahtarın pasıyla yazılmıştı sanki
Arnavut kaldırımlarına sinen iyot kokusu
Toprağa düşen ilk, yağmur gibisin,
Gönül tezgâhımda, ince nakışsın,
Ruhumdan gözüme, gelen akışsın,
Sen böyle duru ve, sade güzelsin.
Gönlümde her mevsim bir çiçek açan
Etrafına neşe eyle gülücük saçan
Aklımı başımdan alıp da kaçan
Sen böyle duru ve sade güzelsin.
Hacı Bektaş Veli..
Horasan’dan kalktı, sevgiyle yürüdü,
Gönüllere birliği, beraberliği ördü,
Anadolu topraklarına nur saçtı Hünkar.
Dört kapı kırk makamı söyledi Hacı Bektaş Veli.
Gönül bir dergâhtır, kapısı iman,
Her zerre zikreder, anar her zaman.
Silinir kalplerden, şüphe ve güman,
Affına sığındım, sendendir aman.
İsminle başlarım, her işe, söze,
Aşkınla yanarım, benzerim köze,
Rahmetinle bak, ne olur bize,
Sensin tek sığınak, Yüce Mevla'mız.
Gönülden dökülür,her an her gece,
Yürekten süzülür, Halk şiir hece.
Söz ustası söyler, aşk için önce,
Asırlardır yaşar, Halk şiir hece.
Akşam, Sayım ve Soğuk Demir..
Akşam çabuk olur hapiste,
güneş, avlunun en yüksek duvarından
bir mahcubiyetle kayıp gider.
Sönmüş ocak başında, hayallere dalmışım
Geçmişten geleceğe, bir mektubu salmışım
Eski bir minder üstü, yalnız başa kalmışım
Gönlüm eski demleri, hasret ile anıyor.
Gece, alnıma yaslanmış bir suskunluk gibi,
rüzgârın taşıdığı unutulmuş yüzleri dinliyorum.
Her sokak lambası bir eksiliş,
her gölge bir başka hatıranın kefeni.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!