Gönül verdim, hicranını biçmeye
Sözün kalmaz, yeminleri içmeye
Gücüm yetmez, bu serimden geçmeye
Alev aldı, yandı közüm ey dostum.
Gitti yaz kalabalığı,
valizlere doldurulmuş kahkahalar,
kumsalda unutulmuş terlikler gibi geride kaldı her şey.
Şimdi şehir, yorgun bir güvertede dinlenen
Asırlar diz çöküp selama dursun,
Maziye sığmazsın ey Türk tarihi!
Zamanın çarkına mühürler vursun,
Maziye sığmazsın Rabbin habibi.
Adı Sonsuz, Zatı Yüce Allah c.c.
"Ol" dedin de oldu bütün kâinat
Yıldızlar bezendi, kat be kat hayat
Her zerrede mevcut binbir saltanat
Şükrüm sana, zikrim sana, ey Yüce Allah.
Bu fâni yolculukta, yoruldum her durakta,
Bir mana arıyorken, isimsiz her mekânda,
Kaderin yollarını, aştım nice zamanda,
Gönlüm bir sır aradı, ezel denen o anda.
Gönül bir ses duyar sessiz derinden,
O ses ki "bul beni, Ezeli Yankı."
Sükût' da konuşur kendi dilinden,
Varlığın öz adı, Ezeli Yankı.
Ezel Tuğrası...
Zaman bir çöl ki, serabında yitmiş kervanım,
aynalarda gördüğüm, bana ait bir yalan.
Her kum tanesinde hicran biriktirir anım,
yankısı kayıp bir dağda, dilsiz bir fermanım.
F ileleri deliyor Vargas’ın servisleri
İ nletiyor sahayı zaferin o sesleri
L ayıkıyla taşıyor ay yıldızın süsleri
E n yükseğe yazıyor kendi efsaneleri.
N am saldılar cihana
FREKANS...
Her şeyin tözü bir titreşim,
ve her titreşim, gizli bir söz.
Yükü dağdan ağırdır, tartılmaz kantar ile,
Yolu yokuş olsa da, ölçülmez pergel ile,
Gönül gözü kapalı, bakarsan engel ile,
Görenler de anlamaz, gariplerin halinden.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!