Göğe Tutunan Eller”...
Bir sabah, eski bir sokakta yürüdüm
ve taşların arasından çıkan minik çiçekleri gördüm.
Her çiçek, sanki unuttuğum bir şarkının notasıydı,
her renk, gökyüzünden bana sızmış bir hatıra.
Bir yankı saklanıyor taşların kalbinde,
Kaz Dağı’nın sisinden süzülen
beyaz bir kuş kanat çırpıyor,
gökyüzünün çatlağında kayboluyor.
Sanma ki unuttum seni,
her nefeste adını çağırıyor deniz.
Akçay’ın tuz kokan rüzgârı,
göğsümde taşıdığım gizli mühür gibi
hükmünü sürüyor hâlâ.
Bir garip sevdadır gönlüme düşen,
Hayalin peşinde dağları aşan,
Her gece sabaha aşk ile koşan,
Bu kervan menzile böylece gider.
Gönlün Minberi.,.
Bir gün, kalbimin kapısında durdum,
anahtarını kaybetmiş bir yolcu gibi.
Gözlerim göğe çevrildi,
orada bir ışık aradım,
Gönül bir deryadır, dalgası bitmez,
İçinde inciler, mercanlar saklar.
Aşkın rüzgârıyla, yelkeni gitmez,
O gizli limanda, umudu ekler,
Her zorlu gecede, sabrını aklar.
Gönül bekler bir selam, uzaklardan gelecek,
Kalpte bitmeyen elem, bir an olsun dinecek,
Gözümdeki yaşı nem, ancak o dost silecek,
Hasreti dindirecek, sımsıcak bir haberdir.
Gönül bir an durulmaz, akar zaman sel gibi,
Dünü bugün aratmaz, eser acı yel gibi,
Hasret içimde solmaz, taze açan gül gibi,
Ömür dediğin nedir, sırlarla dolu sırdır.
Gönül gözü açık olan
Hakk'ı her an görür imiş
Aşk şarabın içip kanan
Elbet sona erer imiş.
Gönül Gözü Gördüğüdür...
Gönül bir yola düşüyor,
Hakikati eşeliyor,
Dosta doğru meylediyor,
Vuslat yakındır gel diye.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!