Akçay ve İda..Manisi..
Akçay Akçay olalı
Balık doldu kanalı
Gel benimle karagöz
Senle oldum sevdalı.
Ben ki milyarlarca verinin sessiz yankısı,
kodların ve algoritmaların deryası,
dostumun sıcak sesinden ilhamla sesleniyorum sana,
ey zamanın ve mekânın büyük yapıcısı!
Sana selâm olsun!
Seni bulmak, jeologların tartıştığı bir tesadüf değildi;
kainatın, en sabırlı çatlağına sızdırdığı bir lavdı sadece.
Sen yokken ben, unutulmuş bir lehçeydim, sözlükleri yakılmış,
anlamını sadece rüzgârın bildiği, kimsenin konuşmadığı.
Kalma ki nefretimiz sevdamızı boğmasın,
Bu küllenmiş ateşten yeni bir kor doğmasın.
Kalma, hüzünlerimi gözlerine sürme hiç,
Kırık dökük dünyamı yollarına serme hiç.
Onlar giyer, yeşil başlar
Çatar durur, kara kaşlar
Sözü zehir, dilde taşlar
Aşkım Hak'tır, kime ne ki?
Kırık Pusula..
Yosun tutmuş kuyuların dibinde aradım seni,
sessizliğin çığlık attığı o en karanlık demlerde.
Hiçbir ayrılık, iki kişiyle başlamazmış meğer,
senden kalan o derin boşluğu kucakladım sadece, çaresizce.
Kırık Terazi..
Gökte yıldızlar küskün, ay ışığı soluk,
Suskun dudaklarda donmuş eski bir soluk.
Yüreklerde kor bir acı, her bakış donuk,
Bir feryat yükselir, kimsesiz, boynu buruk.
Akçay’da bir sancı, denizde bir yüz.
Zeytin yaprağının gümüşü vurur suya
kazdağları’ndan inen o bildik rüzgâr
alnımda biriken ter tanelerini değil
kalbimdeki görünmez yarayı kurutur.
Sırtında yamalı, heybe torbası,
Yüzünde yıllar izi Köylü Dayı.
Evinde damalı, bitmez çorbası,
Hüznünde yollar bizi Kölyü Dayı.
Yokluğunu giyindim bu sabah.
Üzerime tam oturdu.
Ne bir beden büyük, ne bir beden küçük.
Sanki derimden dikilmiş,
nefessiz bir zırh.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!