Çağırdığın düğüne, geldim bak en sonunda,
Bir yabancı gibiyim, senin o salonunda.
Canım yanar derinden, daim mutlu anında,
Azrail'i beklerim, sanki hep tam yanında.
Analar feryatla gökleri deldi
Bebekler üstüne bombalar geldi
Melekler arşından kahırla dindi
Çocuklar ağlatır, yıkar evleri.
Dağdan gelen o gizli ses
Geceleri beni bulur
Keserim ben bütün nefes
Ruhum onun ile olur.
Değişti...
Samimi gülüşler, şimdi nerede?
Kalmadı içtenlik, artık bu yerde
Tebessüm yüzlere, çekilmiş perde
Bakıştaki mana, gözler değişti.
Değisti...
Eski bir fotoğraf karesinde asılı kalmış
o içten gülüşler
ekmeği böler gibi net
suyu içer gibi berrak.
Yalnızlığın ortasında açtım ellerimi,
gözlerimde geçmişin külleri,
dilimde bin kere tövbe,
ama en çok da suskunluk vardı.
Bir gece yarısı, vurdu derinden
Marmara sallandı, yerin dibinden
Betonlar döküldü, kanlar selinden
Nice can ayrıldı, nazlı teninden.
DESTAN YAZILDI..
41 şiir. 41 Kere MaşaAllah...
Doğru söz üstüne, kelam dizildi,
Yiğitlik adına, destan yazıldı.
Nice yiğit erler, yolda üzüldü,
DESTAN.. Gerçek Yaşanmış..
Denizden, Akçay’ın tuzlu havasına karışan
Bir uğultu gelir, yabancı, ürkütücü.
Yunan’ın ayak sesleri değil mi bu,
Gemiler mi yaklaşıyor ufukta, karaltı karaltı?
Ben bir dağım, Kazdağı'yım Edremit Körfezi’nde.
Nefesim iyot, sesim rüzgâr...
Sırtımda zeytin ağaçları, bin yıllık bir alfabe,
her yaprağında bir ömür yazar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!