Bekirov Dede’me... destan...
Ey şanlı Bekirov, Conkbayırı’nın ölümsüz eri
Yollarını gözledim, her gün battı bu güneş
Hasretinle kavruldum, sanki kalbimde ateş
Bu amansız sevdaya, bulunmaz bir başka eş
Belki dönersin diye, ben hep seni bekledim
Burada, bu kıyıda, iyot kokusu var şimdi havada,
oysa benim burnumda hâlâ
yağmur sonrası o avlunun toprak kokusu.
Çocukluk dediğin, pasaportu anılardan bir memleket,
Bir kimlik bıraktın ki, sanki benim değil,
Her ayna yüzüme vurdu, "Artık ona eğil!"
Adresim dört duvardan ibaret bir zindan,
İçinde sensizlik var, dışında ise hazan.
Ben Gülü Rana’yım, aşkın baharı,
Duyar feryadımı andelib zârı.
Hüsnümde gizlidir, aşkın kararı,
Şeb-i aruz gibi, özüm yanıyor.
Yüreğimde yanan, bir sevda ateşi,
Cennetten bir köşe, Benim Türkiyem...
Tarihin yazdığı, destanlar eşi,
Uğruna can feda, Benim Türkiyem...,
Yar aşkıyla gönlüm yara doludur,
Gözlerimde dinmez yaşım sel olur,
Bir gün yüzüm gülse ömrüm yol olur,
Bırak beni ben yoluma gideyim.
Gönül bahçem güller açtı derince,
Kokun siner esen yele verince,
Aklım şaşar yüzün bana dönünce,
Senden güzel çiçek var mı dünyada?
Bil ki...
Bil ki, sustuysa bu lisan, yankısı dağı delmez,
Kırık bir aynada donmuşsa o en eski hayal;
Zamanla kabuk tutmaz, aksine daha derine işler bu melal
Ve vicdan unuttuysa adımı, hiçbir dua teselli vermez.
Gönül sarayımı, virane ettin
Neşemi, sevgimi, hep alıp gittin
Bahar dallarımı, ateşe attın
Yeşeren bir fidan, dal mı bıraktın?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!