Bahçede açtı gonca,
Dalı bükülür ince,
Yüzün düşmüş gönlüme,
Sevda ile her gece.
Ah yârim, vah vah yârim,
Akıl, Allah’ın bir lütfudur,
Herkeste bulunmaz.
Akıllıyım diye geçinenler,
Akılsızlıklarının farkına varamaz.
Kalp öyle midir ya?
Akrep ve yelkovanın kovalamacasında,
Bir kum saatinin içine hapsoldun.
Aşkıma müebbet yemiş kalbinde,
Hücrelerine kadar her anımı sayıklıyorsun.
Gülümsemenin parmak izi gibi,
Aldandım, seni nasıl da aradım,
Çok uzak yollara düştüm, aldandım.
Dağlar, açma yaramı; perişanım.
Yalanlarına inanıp, aldandım.
Gülüşünde saklıymış sonbaharım,
Yarım kalan bir hikâyedeyiz seninle,
Yüreğimi yakıyor gözlerin.
Hiç gitmeyecekmiş gibi sevmiştin,
Hiç sevmemiş gibi terk edip gittin.
Ben gecemde, gündüzümde seni düşünürken,
Seccademde dilime saklanan,
Gönlümdeki alnıma yazılmamış;
Hayat, yaşamdan ölüme gitmek,
Yüreğine dokunmak, yanmakmış.
Gittiğin her adımda kıyametler koptu,
Yokluğuna bir türlü alışamadım.
Bildiğin sanki o ses son nefes,
Nasıl da dökülüyor ağıt dilimden,
Yüreğim boş bir kafes.
Bir türlü susmuyor içim,
Yalnızlığa alışırım da, ıssızlığa asla.
Bir pencere önünde oturup yutacak dalgalar gibi,
Boşlukta yankılanır çocukluğum.
Ceplerimde solmuş bir günbatımı saklı,
Beynimi kemirircesine hep aynı nağmeyi mırıldanır,
Bir ses bekler derinlerden…
Ay tutulur kandilde ışık titrer,
Bir çığlık kurtulur dilden amansız.
Sokağa sızan mum geceye siner,
Süzülür çizgiler yüzde amansız.
Hıçkırıklar boğar sesi sinsice,
Gençlik, kucağında söner;
Bin bir acıyı dindirir bir sesleniş.
Yıllar, yaprak yaprak dökülür;
İlk kadınla bir kaşıktadır diriliş.
Bir tınıyla gün doğar göz bebeğime,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!