Bazen içine bir od düşer, dağlanır.
Kaygılı bir gönülle uzaklara kayar.
Sanki yüzyılın yükü biner üstüne,
Bir ömürlük hesaplaşman başlar.
Bazen dünya kavgası örseler,
Seni hatırlatır,
Nisan yağmurları.
Seni yaşarım,
Yapraklar dökülürken sonbaharda,
Küllenen aşkın içimde yanar için için.
Bir gün sabah gelir mi, bilmem...
İnanmıyor sol yanım.
Hüsran denen illete kapıldım,
Çoktan başladı geri sayım.
Yüreğimin kapılarını kapattım,
Alıp başımı gitsem bu şehirden,
Ah, bir gidebilsem senin olmadığın yerlere,
Duvarlara başımı vurup vurup ağlasam,
Gözyaşımla doldursam, sel olup taşsam gittiğim yerde.
Mehtabı seyrederken seni beklesem öylece,
Şimdi eski bir düş,
Çocukluğumdaki hayallerim.
Ne kaldı sonbahara?
Titreyecek, buruşacak ellerim.
Ne kadar da değiştim,
Karanlığın içindeki ürperti,
Kalpte bir damla gözyaşı bıraktı.
Bir damlacık hayatımın özeti,
Akıl kapısına acı bıraktı.
Yalnızlık sızım sızım alevlendi,
Günlerden çarşamba,
Dışarıda yağmur çiseliyor,
İçime ise sensizlik yağıyor.
Aklımda ölüm ve sen varsın,
Hiçbir zaman tutamayacağım elin,
Bakmaya doyamayacağım yüreğin,
Sonra gitsem diyorum,
Gitsem çok uzaklara...
Kalbimdesin, içimdesin,
Sönmüyor hep o yara.
Bağırsam, çağırsam neyleyim?
Hükmünü vermişsin,
Cezam susman...
Kelimelerim kifayetsiz,
Hiç yokmuşçasına konuşmaman.
Cevap vermemen sözlerime,
Bir yol var uzakta,
Kusursuz bir yalancı.
En çok neye pişmanım?
Herkes bir gün gider, be yabancı.
Bir çığlıkla geçer zaman,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!