Beyaz güvercinleri elinize alıp,
Özgürlük nutukları atmayın boşuna,
Bastığınız yerlerde ki topraklar,
Sizi üstünde taşımak istemiyor artık...
İnsan;
''Piyasalar alt üst oldu! 'Savaş' kızışıyor''
''Dün sabah ABD'den Çin'in 1300 ürününe yüzde 25 ‘Gümrük Vergisi' getirdiğini açıklaması ve 11 saat sonra Çin'den de 106 ABD ürününe yüzde 25 vergi karşılığı küresel piyasaları alt üst etmeye yetti.'' BASINDAN
Sam Amca ile Çin vergilendirme yüzünden birbirine girdi. Dünya piyasalarını da hakeza borsalarını da tepetaklak etmeye yetti yaşananlar... Çin hepinizin bildiği gibi yeni dünyanın, bir öngörüye göre, Amerika beş on sene içinde yıkıldıktan sonra ki liderliğine en büyük aday. Haliyle bu da Sam Amcayı ve yeğeni Danıld biraderi ziyadesi ile rahatsız ediyor...
’’Beşparmaktan indik düze, kahpe Yunan geldi dize
Alacağız eze eze ey paraşütçü komandolar.’’
KOMANDO MARŞI
Ah ki ah! Kavuşamadan birbirlerine terki dünya ettiler... Bir de böyle düşünelim bakalım. Farz edin Ferhat dağları delmiş, gelmiş Şirin hanımı babasından Allah'ım emri Peygamberin kavli ile istemiş, Şirin'in Babası da ''Senden iyisini mi bulacağım oğlum, verdim gitti, Şirini sana.'' demiş, demiş de bakalım sonra neler olmuş...
- Ferhaaat Ferhaaaat akşam eve erken gel, gelirken de bir zahmet tuz, su, bir de buz alıver.
- Tamam Şirin tamam ya cebinde hiç akçen var mı diye sormuyorsun, anca al getir al getir, başka bir şey bilmez misin sen?
- İyi sen getirmezsen bu tencereler nasıl kaynayacak. Zaten daha lafımı bitirmemiştim.
- İyi devam et bakalım, daha neler yumurtlayacaksın.
Bir kediyi daha kafaladım
yeni düşmüş buralara
sarı beyaz sevimli mi sevimli...
Baştan uzak durdu yanaşmadı
Ser de gençlik olsa da
öyle sevdiğimiz beğendiğimiz kızlara
hemen ''Seni seviyorum'' diyemezdik
çevirir dolandırırdık lafı her bir tarafımızdan
artistlerden kimleri seversin, basketçilerden kimleri
ya da popçuların nasıl tipleri, bir çay içsek
Koltuk deyip de geçmeyin. Makama koydunuz mu o koltuğu, aynı zamanda adı da Makam Koltuğu olur. Eskiden öyle bir oyun vardı bizim çocukluğumuzda hatırlarsınız belki... Oyunu bilmeyen kişiyi Makam Koltuğuna oturtur ve Makam Koltuğunun ne olduğunu, hangi makamı anlattığını soru sorarak bulmasını isterlerdi... Sonunda da Makam Koltuğu tuvalet olarak açıklanırdı o kişiye, gülünürdü bol bol...
Koltuğu devirmek o kadar da kolay değildir... Hele de o koltuğa daha önceden oturan başkan, (her neyin başkanı ise) kendini koltuğa bağlamış ya da Japon Yapıştırıcı ile yapıştırmış olabilir... Koltuğu devirmek isteyenler gece gece makama gelip de koltuğu devirmek isterlerse bile koltuk sahipleri koltuğu, makamdan kalktıktan sonra büyükçe bir kasaya kilitlemiş olabilirler... O kasayı da başka bir kasanın içine, başka kasanın içindekini de daha başka bir kasanın içine, onu da.... Üüüüf bu ne yahu kutu kutu pense mi oynuyoruz?
Kırk yıldır ticaret hayatının içindeyiz. Ticarette kâr zarar kardeştir derler, abilerimiz... Kazanmakta var kaybetmekte... Gün olur öyle güzel iş ve para gelir, o size bir hafta yeter,gün olur bir haftada kazandığınız para, sizi bir ay belki üç beş ay besler, gün de olur, bir haftada evinize ancak bir çorba parası götürürsünüz...
Öyle insanlar ile teşriki mesaileriniz olur ki öyle insanlar tanırsınız ki kimini yüreğinizin orta yerine koyar, kimine de keşke hiç karşılaşmamış olsaydık, dersiniz... Bizler küçük esnaflar elimizin emeği ile bileğimizin gücüyle geçinmeye, hayata tutunmaya çalışan insanlarız. Memur ya da işçiler gibi bizim sabit gelirimiz yoktur. Çok şükür kendi yağımız ile kavrulmaya çalışıyoruz... Dürüstlük ön plandadır, her zaman. Ayıplı mal satıp da parayı cebe atmak bizim şanımıza yakışmaz.
Çok meslektaşımızdan ağzımız yandı, hala da zaman zaman yanar az da olsa... İsimlerini ayrıca zikretmeye gerek yok, bir çokları ile ahirete kaldı zaten hesaplaşmamız, sağlık olsun.
''Hayvanlarla ve doğa ile kurduğumuz bağın azaldığı şu günlerde Yaren Leylek ile Adem Amca bizlere deyim yerindeyse La Fontaine’den fırlamış bir masal hediye ediyor. Türkiye’nin ilk ve tek leylek köyü olan Karacabey’e bağlı Eskikaraağaç’ta her yılın bahar döneminde harika bir olay yaşanıyor; Yaren Leylek 10 yıldır göç ettiği köye geliyor ve her geldiğinde de Adem Amca’nın teknesine konuyor…'' İŞTE BU ŞİİR ONLARA
''Hayatın Rengi' adlı bir programa konuk olan Yusuf Güney, "Uzaya gitme hayalleriniz var mı?" sorusuna şöyle yanıt verdi: BASINDAN
"Astral seyahatle uzaya gittim, geldim. Astral seyahat bilimsel olarak da var. Yani düşünce gücüyle bedenden ruhu ayırıp zaman kısıtlaması yaşamadan her yere gidebiliyorsunuz. Gezegenler arası da ulaşım sağlayabiliyorsun. Bir süre Astral Seyahat deneyimi yaşadım ve uzaya gitmeyi başardım... İki sene önce Ay’da su olduğunu söyledim mesela NASA daha yeni açıkladı. Mars’ta bildiğiniz yemyeşil bir göl var ve NASA bunu da yeni açıkladı..." BASINDAN
''Güney "Ay’ın karanlık tarafında bir askeri üs var. Bunu uzaydaki varlıkların yaptığını söyledim. Onu da yeni açıkladılar. NASA birçok bilgiyi benden sonra açıklıyor" dedi.'' BASINDAN
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!