Milattan önce beşbin, geri git orda Artvin
Belki de o geldiğin, yerde gönüller zengin...
Selçuklu ve Osmanlı, seni vatan yaptıysa
Alparslandı çok şanlı, Asya'lardan koptuysa...
Siz minibüsçü Sezai Ağabeyi tanımazsınız... Küçükçekmece ile Avcılar arasında yıllardır direksiyon sallar durur... Mahalleden de bizim büyüğümüz ağabeyimiz olur kendisi... İki sokak aşağımızda oturur. Kimi zaman para bile almaz bizden. Israr edersek ''Pataklarım bak haytalar benim elime doğdunuz, bir daha ki sefere verirsiniz.'' der de başka bir şey demez...
Hepimiz delikanlı olduk zamanında. Kanımızın kaynadığı, yüreğimizin pır pır ettiği zamanlar oldu. Her delikanlı gibi biz de sevdalandık birilerine... Sevdik be işte! Anlayın arkadaş. Hem de ne sevme, ne aşk, delicesine de akıllı delilik bizimkisi... Seksenli yıllar zor yıllardı... Anarşi kol geziyordu. Öyle herkese göz süzüp de yanaşamazdınız. Ya da göz süzerdinizde, bazen solcu, devrimci bacı çıkardı, bazen ülkücü bacı... Onlar ile arkadaş olmak için onlar gibi olmak zorunda kalırdınız... O da bizim racona ters...
Eskiden ne Starbakslarımız
ne de mak donaldslarımız vardı
ama yine de mutluyduk...
Biz ne zaman yitirdik insanlığımızı
seneler önce
o petrole bulanmış karabatak
sızlatmadı mı
göğüs kafesinizde ki o et parçasını...
Ceketi yoksa bir çocuğun
hala o çok övündüğümüz yirmi birinci yüzyılda
çöplerden ekmek toplayanlar varsa
çıplak ayaklı bebeler
donuyorsa soğuklarda
biz niye yaşıyoruz ki
''Askerlik yapamazsın denilen Mehmetçik hem ağladı hem de ağlattı.''
''Sağlık sorunlarından dolayı komutanı tarafından 'askerlik yapamazsın'denilen asker göz yaşlarına boğuldu. Sosyal medyada yayınlanan görüntüler büyük ilgi görüyor.'' BASINDAN
Bizim askerimizin adı Mehmetçiktir... Mehmetçiğin bir anlamı da Küçük Muhammed demektir. Her biri aslan kesilir cephe de her biri adeta Muhammed... Bir çok kanı bozuk askerden kaçmak için doktorlara para yedirip çürük raporu almaya kalkarken, kalp hastası olduğu halde, beni askere almıyorlar diye ağlayan şu Mehmetçik de ki asil duruşa ve o pırıl pırıl göz yaşlarına bakar mısınız?
Biz okula gittiğimiz sıralarda
hafta sonlarını ipi bırak halat ile çekerdik
en büyük zevkimizdi bilardo ile masa tenisi
bazen Barış abi'yi dinler, bazen Cem Karaca takılırdık
Orhan Baba zaten kral
indiremez tahtından kimse kolay kolay...
Onların tankları vardı,bizim Allah'ımız.
Onlar barış'a sıkıyordu kurşunları,
Biz sadece sapanla taş atıyorduk,
Gündüzleri,gece yarıları...
Biz seni biliriz de
sen bizi
pek bilmez pek tanımazsın
vahşi, hain, nemrut emperyalizm...
Cezayir de Somali de Fransız olursun
Biz sokaklarını çiğnedikçe güzelleşir şehirler
bir mahalle kahvesinin önünden geçerken
selamlaşırsınız dostlarla
bazen bir simitçi yanaşır yanınıza
bazen de dikenli bir gülün kokusu ya da leylak
birden giriverir kanınıza...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!