Ahmet Zeytinci Şiirleri - Şair Ahmet Zey ...

Ahmet Zeytinci

Irak'ta Suriye'de Filistin'de insanlar ölürken
Japonya'da tsunami oldu mu ya da Van'da deprem
bana ne diyemez
telefonda yardım mesajı atmanın
ya da yardım konserine gitmenin daha da ötesine geçmelidir şair
hem yüreği hem beyni ile

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

‘'Şairleri susan bir millet sevenleri toprak olmuş öksüz çocuğa benzer.''

Mehmet Emin Yurdakul

Kimine çok ağır bir iki mısranın bedeli
kimine hava cıva

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Yıllarca onun ile iki dost iki arkadaş gibiydik. Her ne kadar Ayı'dan post sigaradan da dost olmadığını sonradan birçokları gibi acı bir şekilde anladıysam da iş işten hepten geçmeden de terk etmiştim. Arkasından bir damla gözyaşı bile dökmedim desem yeridir. İnsanın gerçek dostu, insana kötülük yapar mı; dakika dakika saat saat ölüme götürür mü?

Nasıl başlamıştım bu merete? Lise 1.sınıftı sanırım, öyle arkadaşlar ile bir bilardo salonuna gitmiştik. Arkadaşın biri ‘'Yak bir tane Ahmet bir taneden bir şeycik olmaz.'' Deyince, safız ya biz de inandık o bir cike tav olduk. İşte ne olduysa o bir tane ile olmuştu, sonrası çorap söküğü gibi gelmişti. Baştan tek tük içerken, devamında paket taşımaya ve paramız olmadığı günlerde de otlakçı pozisyonunda günlerimizi geçirmeye başlamıştık. O zamanlar hayat tozpembe, açık mavi, hatta bembeyazdı bizler için, bu kadar zararlı bir meret olduğunu çok sonraları, ileri ki yaşlarda, yüksek merdivenleri çıkarken ve komşular ile yaptığımız halı saha maçlarında nefes nefese kaldığımızda, kesildiğimiz de anlayacaktık.

Hani bilirsiniz, bu geçmişten gelen kısa notu. Mark Twain ‘'Dünyanın en kolay olayı sigarayı bırakmak ben binlerce defa bıraktım.'' Diye bir laf etmiş. Lise yıllarında Mark Twain'den pek haberimiz yok tabi ki bizim. Gelelim ilk sigara bırakma denememize ve daha sonra on beş yirmi kere denediğim bırakma maceralarımdan kayda değer bir ikisini sizlere anlatmaya...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Bin dokuz yüz altmış dokuz ya da yetmiş yıllarının başı. Mahallede ilk televizyonu biz almıştık. Alman malı Telefunken marka hem de siyah beyaz. O zamanlar renkli televizyonun esamisi bile okunmuyor. Babam kutusundan çıkarıp da sehpanın üstüne koyduğu zaman, annemin, kardeşimin ve benim yüreğim pır pır etmişti, tepeden tırnağa heyecan kaplamıştı her tarafımızı...

Hayatımızda buna benzer bir şey gördük dersek, o da sinemadır ama ona da kırk yılda ya bir kere ya da iki kere gidilir. Meraklıları bilirler, aslında televizyonun dünya piyasalarında at koşturması bin dokuz yüz otuzlu yılların başına denk gelir, her ne hikmet ise bize yaklaşık kırk yıl sonra gelmiştir. Yani Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bile görmemiştir televizyonu...

Neyse lafı uzatmayalım sadede gelelim. Biz bu Telefunken adlı arkadaşı alıp da evin başköşesine koyunca, en başta biz de, sonrada mahallede ki komşularda bir heyecan bir heyecan sormayın gitsin; ya da sorun sorun ben anlatayım o tarihteki televizyon ile olan teşrik-i mesaimizi. Sokakta herkes bizi işaret ediyor parmakları ile ''Vay be bayağı zenginmiş bunlar baksana televizyonda almışlar.'' Sanki uzayın derinliklerinden dünyaya uzay gemisi ile yabancı bir cisim gelmiş o da bizim evin salonuna düşmüş. Komşular bir seviniyor bir seviniyor, zannedersiniz Ankara düşman işgalinden kurtulmuş, o derece. ''Size ne oluyor kardeşim televizyon geldiyse bize geldi.''

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

''Doğu Milletleri uyanacaktır.'' M.Kemal Atatürk


Sömürü ile geçen bir ömür
her zaman yaptığın şey zaten sömür babam sömür
nereye kadar sürecek bu böyle

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Ortaokula başladığımız yetmişli yılarda, Bahçelievler'in bir sokağında oturuyoruz. İlkokuldan çıkıp ortaokula başlayınca, hali ile çevremiz, arkadaşlarımızda değişti. Arkadaşların arasında, futbol oynayanı var, sinemayı tiyatroyu seveni var, kartpostal biriktiren var, pul koleksiyonu yapanı var, kısacası ne ararsan var.

Mahalleden bir iki arkadaş pul koleksiyonu yapıyorlar, ben de bakarken hoşuma gitti. Birisi dedi ki ''Ağabey bu pullar seneler sonra satarsan servet servet, sana on tane villa alır'', hmmm nasıl bir şey bu ya, şimdi on liraya al, on yıl sonra delikanlı oldun mu yüz katına, bin katına sat.

İki sokak ötede yaşlı bir amca bulduk. Amca hem kitapçı hem de pul satıyor. ''Bak evlat' dedi 'Bu pul biriktirme işine filateli denir, pul biriktiren kişiye de filatelist, sen şimdi bu işe başlayınca ne olacaksın? '' Ne olacağım ki acaba diye düşünürken, amca biraz hiddetlenerek'' Filatelist dedik ya oğlum'' deyiverdi. Çocuk aklımız ile yarı anladık, yarı anlamadık amcanın söylediklerini...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

''Bahtına ağlayan Azeri kızı
Sen Karabağ dersin, ben karayazı
Boşlukta çırpınır Türk'ün avazı
Sanma ki dertlerin azı bizdedir
Sizdeki yaranın özü bizdedir.''

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Açlık sınırı;
Türkiye Ermenistan,Türkiye İran sınırına benzemez.
Onun sınırı mideden geçer.
O sınırın altında,
Binlerce insan,binlerce çocuk var.
Adamı ortadan biçer...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Biz mi adam ederiz şiirleri
yoksa
beyaz kağıtlara akıttıkça ruhumuzdaki incelikleri
bizler mi adam sınıfına gireriz?

Yüreğimizden tel tel dökülen güzelliklerdir

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Barış kelimesi genel anlamda düşmanlığın olmaması, başka bir anlatımla, kötülükten, kavgalardan, savaşlardan kurtuluş, uyum, birlik bütünlük, sükunet ve huzur içinde yaşamak olarak da tanımlanabilir...

İnsanlık ortaya çıktığından beri yeryüzünden kavga ve savaşlar hiç eksik olmamıştır. Bu savaşlar sonucunda, ister savaşın galibi olun, isterseniz mağlubu, toplumlarda açılan büyük sosyal yaralar vardır. En başta can kayıpları. İnsanların zamanlarını, bilim ile sanat ile geçirmeleri gerekirken, enerjilerini savaşlara ve bu savaşların sonucunda ortaya çıkan yıkımları onarmaya çalışmak için harcamaları...

Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün savaş ile ilgili sözlerine burada kulak verelim biraz...

Devamını Oku