Ahmet Zeytinci Şiirleri - Şair Ahmet Zey ...

Ahmet Zeytinci

Kıyıya vuran balinaları yüzdürmek için
yüzlerce insan gece gündüz nöbet tutmuş
onları denize itmiş
üzerilerine su dökmüş
aman ölmesinler, insanlıkları tutmuş
Irak'da çocuklar ölmüş

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Bak dostum bu dünyada ne yaşarsan kâr
öteleri hiç dert etme
ye, iç, eğlen gününü gün et
keyfine bak keyfine
''Vur patlasın çal oynasın'' düşüncesini ilke edin hayatına...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Aslında tarihi bir olay. Ta insanlığın başlangıcına kadar gittiği rivayet ediliyorsa da o devirde görsel ve yazılı hiç bir veri olmadığı için tabi ki bunu ispat etmemize imkan yok, Adem as. ile Havva Anamıza'da soramayacağımıza göre. Çok önemli bir hareket, büyük bir adım hem de evlenenler için... Nedir nedir diye hemen düşüncelere daldığınızı görür gibi oluyorum. Hani nikah masasına oturduğunuzda ayağına bas, ayağına bas diye bağırır ya herkes, kadın ve erkek de o an gaza gelir birbirlerinin ayağına basmak için büyük çaba gösterirler, birinden biri de baskın çıkar ve öbürünün ayağına basar. Neymiş efendim kim ayağa önce basarsa ev de hep onun sözü geçermiş...



Tarihte tespit edilmiş ilk ayağa basma olayı M.E.Ö. yani Milattan En Önce 18126 yılında Simpirliler zamanında gerçekleşmiştir. Bunu nereden öğreniyoruz, tabi ki çok kıymetli arkeologlarımızın bulduğu taş tabletlerin okunmasından sonra bu bilgi elimize geçmiştir. Simpirlilerin o tarihe mal olmuş muhteşem devletlerinin başkenti Simpiropolis'de evlenen bir çift olan kara ayak lakaplı bayan Finekoyus ile demir burun lakaplı erkek Şurterinokoja'nın nikahında ilk defa gerçekleşen bu ayağa basma olayı, daha sonra geleneksel hale gelmiş ve halen günümüzde de uygulanması devam etmektedir. Her ne kadar günümüzde evlenen çiftlerin bir çoğu ''Hay ben bu ayağa basma olayını icat edenin, gelmişini, geçmişini.'' diye Finekoyus ve Surterinokoja'ya galiz küfürler ile giydirse de, yine de ayağa basma olayını son hızıyla devam etmesinin önüne geçilememektedir... Yine tarihi taş tabletlerde yazılanlardan öğrendiğimize göre kara ayak lakaplı Bayan Finekoyus'un evlendiği eşi Surterinokoja'nın ayağına bir yanlışlık sonucu veya bilerek basmadığı, o anda ayağının altı kaşındığı için kendi ayağını onun ayağının üstüne koyarak kaşımaya çalıştığı, yoksa başka bir amacı olmadığı, o meşhur taş tabletlerin üstünde yazılanların çözülmesinden sonra kabak gibi ortaya çıkmış tarihi bir gerçektir...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

En çok elinden kaçırdığı balonlara göz yaşı döker çocuklar
bir de kolu bacağı kırılan bebeklerine
şimdilerde ise
Ortadoğu'da vurulup düşen çocuk kardeşlerine...


Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Yahu bu televizyoncular beni ölmekten güldürecekler... Yanlış mı kurdun diyorsunuz cümleyi? Olabilir daha önce çok gülmekten öldürmüşlerdi beni, şimdi de ölmekten güldürsünler bakalım, bir de bunu deneyelim...

Özel kanalların biri, hayret ben de evdeyim, takılmam mı... Kuaför yarışması imiş. Arkadaşlar bayanlara saç yapıyorlar... Bir de jürimiz var, üç kişiden oluşan. Tahmin etmişsinizdir tabi mutlaka jürinin birisi yumuşakçalar sınıfına girenlerden. Kendi sorunu tabi canım kimi ne ilgilendirir ki... Arkadaşlar saat tutarak saç yapıyorlar, arada da birbirlerine laf sokuyorlar. Zaman zaman jürinin değerlendirmeleri geliyor göz önüne...

Saç yaparken kuaför bayan ve erkekler birbirleri ile de tartışmalar gırla gidiyor. Tabi ki birbirlerini beğenmek diye bir konu her bu tip yarışmada olduğu gibi, burada da asla yok, olamaz. Egolar tavan yapmış durumda. Herkes en iyisini ben bilirim, buranın en iyisi benim modunda... Eeee nasıl olmasın ki işin ucunda para ödülü de var.

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Geçen seneki gibi kar yağmazsa bu sene yandığımızın resmidir. Mesleğimiz ayakkabıcılık olduğundan dolayı tabi ki böyle bir cümle kurdum. Kar suyu ve yağmur suyu yemeyen bir ayakkabının bizim satışlarımıza hiç bir faydası yok haliyle. Bir de şu var, kış yerinde ve zamanında yapmadığında kışlığını(Devamında gelen cümleyi es geçiyorum zaten çoğunuz biliyorsunuz.) bahar ve yaz ayları da güzel geçmiyor hem de meyve sebzenin kıtlığını çekiyoruz millet olarak. Ne pastırma yazıymış bu da bitmek bilmiyor bir türlü, gerçi iş yerinde sobamızı, evlerimizde kaloriferlerimizi yaktık yakmasına da yine de yakınıyoruz halimizden az yakıt gittiği halde. Kış kapıda, kış geliyor kış, hazır olun hanımlar beyler. Ha unutmadan ayva bolmuş bu sene, büyüklerimiz sert geçecek kış diyor...

Geçenlerde bu kış günü ev de bir sivrisinek, haliyle sinek sıklet, boş ver aldırma, kafana takma Ahmet diyeceğim ama diyemiyorum işte. Gece bir kızın odasında, bir benim odada. Gece yarısı lambayı yaksan bile onu bulmak o kadar zor ki. Samanlığını içinde belki toplu iğneyi bulursun da onu bulamazsın o derece yani. Yahu sivrisinek kardeşim geldik sonbahara, bak güzel güzel gidiver de almayayım ayağımın altına, sen mevsimleri mi şaşırdın yoksa beş altı ay sonra bekliyorduk seni. Beş altı ay sonrada gelsen yinede başımın üstünde yerin var diye bir cümle kuramayacağım kusura bakma...

Artık kardan adam yapmak da zor, kardan adamların burnuna havuç, gözüne kömür bulmakta zor. Doğalgaz çıkınca haliyle kömür ile çalışan kaloriferlerin hepsi iptal oldu. Eeee! Sebze meyve de ateş pahası. Şimdi bebeler annesine gidip de ''Anne kardan adam yaptık burnuna havuç lazım bir tane havuç verir misin? '' deseler, annelerinden kıçlarına şaplağı yerler. ''Ulan kerata havuç kaç para bu ev nasıl geçiniyor senin haberin var mı? '' diye de azar işitirler üstelik...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Bu klinik deneyler artık hayatımızın bir parçası gerçekten. Klinik deneylerden sonra İsviçreli Bilim Adamlarının da katılımı ile yapılan derin araştırmalarda beş dakikadan fazla sakız çiğnendiğinde insanın çenesinin yorulduğu saptanmış...

Bu klinik deneylerde hiç bitmiyor. Müthiş deneyler bunlar bilim dünyasına katkı yapan. Toz deterjanların bir gramının içinde on beş bin sekiz yüz altmış üç adet toz zerreciği bulunduğu saptanmış. Yani, herkes de bulamıyor bu sonucu... Siz neticeye bakın, Hatice'ye de sakın yan gözle bakmayın...

Çay bitkisi üzerine yapılan klinik deneylerde çayların demlenirken üstüne kaynar su döküldükten sonra çok mahcup bir vaziyette kaldıkları ortaya çıkmış. Bu mahcubiyetlerini gidermek için de çay içildikten sonra hemen çöpe dökülmeyip biraz çaydanlıkta bekletilmesi gerekiyormuş. Vallahi ben de kahvecilerin ve kahveci çıraklarının yalancısıyım...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Günaydın mavi atlas
günaydın göklerdeki sarı saçlı şehzadem güneş
bir de sabahın beşinde
miyav miyav diye yoldan geçen kedi kardeş...

Merhaba bütün güzellikler

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Ben de mizah yazdığım için genellikle mizah dergilerini, gazetelerdeki mizah yazılarını okur, televizyonlarda da gülmece ağırlıklı programları kaçırmamaya dikkat ederim... Kaliteli ve eleştirel mizah da her zaman bende kabul görür.

Son zamanlarda mizah programlarında gözlemlediğim bir durumu sizler ile paylaşmak istiyorum. Katılır ya da katılmazsınız sizin bileceğiniz iş. Masum gibi görünen skeçlerin arasına bolca, çaktırmadan cinsellik serpiştiriyorlar, bunu da seyirciye yedirmeye çalışıyorlar...

Bu programlara haftalar önceden bilet alınıp da gidiliyor. Seyrederken dikkat etmişsinizdir, canlı yayın olmadığı için bir çok yerde biplemeler, yani sansür var. Tamam anladık küfürlü konuşmaları sesini kısıp bir yerde duyurmuyorlar, ne güzel bir uygulama... Hiç biplenecek bir şey olmasa daha da güzel olur...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Durun canım hemen kızmayın bana başlığı görüp de. Komşuluk tabi ki çok güzel bir olgu hakkını vererek yapıldığı zaman. Sevgili Peygamberimiz Hazret Muhammed sav. in bu konuda çok önemli hadisi şerifleri vardır. “Cebrâil bana komşuya iyilik etmeyi o kadar tavsiye etti ki neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.” (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141)

Gelelim komşularımızın muhtaç olduğumuz ve de olmadığımız külüne... Komşularımızın muhtaç olmadığımız külünden kasıt, sigara külleridir. Komşumuz sigarasını içip de balkondan bahçeye sallıyorsa ve o salladığı sigarada rüzgar yeyip senin balkonuna düşüyorsa o kül bana hiç lazım değil...

Misafirliğe gelen komşu, eğer ki sizin sigara içmediğinizi de bildiği halde, çocuklarda odada iken paketinden çıkartıp sigara tüttürmeye başlıyorsa, ben o komşunun sigarasının külüne hiç mi hiç muhtaç değilim tabi ki...

Devamını Oku