Diller  oturup ağlar  hayatı  anladıkça,
Uçurtmaların  rengi siyahlaşır  düşlerimin  rengi  soldukça,
Başımın  üzerinde  kartal  gibi  uçar  cümleler,
Yaşam perdelerini  kapar  sahnesi biter oyuncuya,
Tel  örgülerin  arkasından  baktım sana, 
Sen  sarardın, döküldün,
Bir yağmur yağdı sonra,
Islandık birlikte,
Sen  yine  sarı renginle bak bana,
Gitme,veda  zamanın  olsa da,
Sen  gittiğinde gökyüzünün  kucağında  eridi  zaman
Bardaktan boşalırcasına yağdı hüzün,
Sonra  seni  hatırladım, ışığı  sönmüş  ruhumda,
Bir  yıldız çaldım geceden,
Anıların  şekerini  kattım  karıştırdım ruhuma,
Kelimelerin  trafiğine takılıp atardamarda bir yürüyüş  oldum, 
Zarfları açtım gün  denen  ömrün istifini  bozdum,
Konar  göçer hayatın anlam  ziyafetine delikler açtım,
Bir  yazarın  kalemdeki  isyanına  oturup  da  ağladım.
Büyük  dev  harfler ile  kalbimin  camlarını  kırdım.
Alevli  yürek  atışlarıyla  çemberin  içinde haykırdım.
Gözlerim ağırlaşıyor bu güneşin karanlığında 
Oyunlarda domur domur alında biriken terleri olsun tüm çocukların
Gözyaşları nöbet tutmasın devriyeler bitirsin bu  karanlıkları
Peki bu çelimsiz bakışlar nasıl görebilir  çığlıkları
Her kirpiğimde bir  ok, gözlerimin kapandığında saplanır  içime
Zaman akarken o yuvarlak masa saatinden,
Bir kuruşluk anı varken ceplerimde,
Aç kapıyı!
O kıvırcık saçlı, elma sekeriyle kız çocuğu kapında...
Sen  konuşuyordun,  kanat  izleri oluşuyordu gökyüzünde
Fiyakalı  yaşamdır benim  için   aynada iki kişiyi görünce
Tarifsiz bir  mevsimin harflerin tuzağındayım,
Kalbin bir  kapan , anlarım bunu yüreğimin kırıklığından
    
Hiçbir  kelimemin   ünlemle ilişkisi yoktu o zamanki  takvimde,
Nasıl oldu da zamanın çatık kaşı selama durdu
Güneş güne bekçiyken firar etti de  gün akşam oldu
Kelimelerimi rehin aldı nefesimin  enkazı
Bir gözyaşım.,titrek parmaklarınla bir hışımla sildiğin.
Belki bir türküyüm, yüreğine kuru otlar eken.
Bestekârın tamamlamasını beklediği son notasıyım bestenin.
Gri bir bulutta olabilirim ekini yağmuru bekleyen çiftçi için.
Ya da bir yâre gönderilen mektubum sımsıkı bağrına sardığı..
Eteklerin de zil miyim, müjdeli haberlerden sonra?
Gönül tezgahımda zakkumlar boy atarken 
Sehpasında boynuma geçen kementti gözlerin
Lambaları yaktım,  karanlık sayfalarla muhabbet ettim
Sözlerim şarkı olurdu dilimde, anlayabilseydin beni
Yıldızlara kefenini giydirdim, koynuma dikenleri taktım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!