İkisi de sen isen
Veren derdine dermanı gene kendi olan adsızın
O hançerden söz alarak geldim oturdum sofrana halim yavan
Dürüp sunduğun yufkaların bana afiyet ve şeker...
Hele de ne güzel ikramındır bilerekten aşkı bana yolladığın
Gül-i reyhan kokladığım yüreğimle
Hali yoluna koyalım derken
Hali yolundan hepten şaşırtıp
Çöküp oturuyor kendi kucağının dibine eriyip çözülen mum beyza...
Beyni siyahi algılara zindan işleyen bulandırılmışlıklarla
Bilinci köreltik, zihni yorgun, hayali aşınmış
Kabus elbiseli
Bahar alemler..
Dişil ve taptazeleri yadeden
Içten gelen gülmeler nedir,
Öğretir gibi düzgünce
Var ya papatya cinsi, karanfillli güllü bilmem neler
Bilmem nelerden
Dikili bir ağacım..?
Çakıllı bir yapı..örülü bir duvar...?
Ne diyorsun sen be... vır vır vır
Da vır vır..? !
Ben haddimi bilmez miyim ne işim olur benim öyle
Tabutla çabutla vır vır vır da
Neydim ben..
Ben neydim, neydim ben neydim...?
Kim gönderdiydi beni bu bilmediğim insansız dağa
Ne olacaktım, ne alacaktım...nemi satacaktım..?
Şaştımıydı böyle alnında bir karış kirli düş
Ve düşünce karmakarışık kırış kırışıklarıla
Hiç kuşkusuz
Hiçbir şüpheye mahal bırakmadan
Ardında yaralı izler koysa da faili güzeli
Uslusu da...
Delisi de... kıvılcım kıvılcım çapraz ateşlerinde yaylıma tutulup
Adı ünvanı belli bütün yağan sağnakların çare diye lokman kesilip
Hangi kapısından dalarsa dalsın
Kapısında karanlık gardiyanı gecelerin uykusuna insan
Yikindiğinde yerinden kalkmayan külçelikler gibi
Hurda hış...
Kendine bir daha rastlamıyorsa paslı zincirlere vurulu
Sabahta....
Kolları orman zümrütlerinde kehribar dallarda
Gözleri nehirlere dalgın sevdalı çağlayan
Güzelim rast gelsin...
Sırtı dağlarda yaslı, aklı deniz rüzgarları boylamında
Havuz çiçeği nilüfer
Bulsun aşk pusulasında ensiz boysuz ılgın
Durakta bekleyen şehrin öğleyin
Demiryollu hozancası köşekapmacalı
Eski sur duvarlarına iz sürerekten kaleden aşağı şıvışıp
Koparılmış yüzylların insan takviminde şaşakalanmış
Ay çiçekleri sarıcalanırdı oysa,gülen yüzünü görünce güneşin
Ambarlıdaki dolunay gecelerinden arta
Her kımıltıdan bir söz
En az da aşk gibi..
Ondülesiz saç tarıyorsa dağ bayır
Ağaçların rengini algın boynunda vebalince eğlenmiş
Ve tuğla taşlı evlerin pencere denginde meraksız kalıyorsa çocuk
Teveğinden koparılmış bir bostan dilimi miktarına hani dediğin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!