Kirişi kırık büküşleri birden bire dönen
Aradan yıllar geçti yazıları gibi esmer siyahı
Oldu bittileri birden bire
Yitirilerek büyütülmüş güvencin
Günden güne kendi kovuğuna kabuklanmaktan
Hücrelenişini kurtaramazken
Kışın karıtyla
Yazın harıyla
Bahar o bahar olsa gerek, tanıdım...
Gül çığarmış yüzünde tomurcuk
Sen ey güzel...!
Bahsine değen güzel sen olsan gerek, seni tanıdım..
Hiç bir hayat sahnesi yaşandığına dair
Bu denli gerçeğin
Yakından daha ötesi kendi olan
Yakım akraba ve hısım
Dublörsüz
Nefeskesen
Hani canavar düdüklü sirenlerin kafasıyla soracak olursa trafik insanı
Madem bu kadar meraklısın gaza gelmeye
Hıza vitese hurda haşada bu kadar imreniksen
Bu kadar benzinalkolbağımlısıysan uçu uç uç....
Böyle acıları ölümün bile dayanamadığını çekebilecek kabiliyette düşkünsen
Sanki der gibi adamına –kadınına
Tepişip
Tezmek mi istiyor
Eceli kişnemiş çitme savuran
At değil
Atlı değil...
Nereye tozuttuğunu kendi bile bilmediği
Durun hele durun..!
Değirmen taşının altından nasıl diri çıkmış
Eşyanın tabiyatına aykırı
Şuncacık insanlık hissini
Danışa döleşe hesap makinasının
Tuşa yatık paydaladığı paylardan
Son güz rüzgarları estiğinde dallarında firari gönlümün
Çimen çiçek aynı telden
Aynı dillere
Çözülüp savrulan delisiyle dolu yankıların
Vapur kenarı denizlerinde
Kuzey hoyratları gurbetlenen fırtına kuşları gibi
Fin hamamı
Çin hamamı
Roma hamamı……mısır
vesayir…
Hani demişler ve duyurmuşlar ya… 'Hamama giden….
Açık kalsın varsın lafın gerisi gitmezmiyim…!
Bahar çılgınlıklarıyla gelip, eylül esmeleriyle savrulan
Sonsuz bir göçün
Bir haylice yükünü dengesize katar ettiği
Zaman zaman
Olası insani hallerimizden sakarlıklarına rast gittiğimiz
Dünya karmaşasında zaman zaman,
Kar türküleri çalar da yareli göğsün
Bir telinde bana dokunan gizli halların avara düğünü
Çağırır çalarsın da gelmem mi hiç?
Yolladığın sızılı postalarına ağrıdığım
Yanık bağrımın buz serincesi Erciyes sen diyerek
Günaşrılarına koyulduğun adını




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!