Düşünüşlerimin yankı tepesindeyim, güneş yüreğime, rüzgâr alnıma sokuluyor
Talanlanmış ruhumun kelepçesinde bir kadının eli, öpüşüyle kahrımı sıvazlıyor
Nicedir aşkın sırlarını çalıyorlar gövdemden, aynalarda çürümüş buğday başağı
Herkeslerden gizlediğim tanımsız bir korku aşk, gizledikçe beni sevdaya ışınlıyor
Narayla dövülen o yaşam kılıcımın kabzasına aşkı işlettim yüreğimin sultanına, saraylarımda özgür salınışlarla dolaşsın diye. Masalları gerçekle değiş tokuş etmiş ben uykudayken, sedef gülüşlerinin damarlarından mutluluğu sağayım diye. Ömürler büyütmüş dizlerinde ikimize, soylu ninnilerin saf labirentlerinde yolumu yitirmeyeyim diye. Dünlerin kurak iklimlerini rüzgâra sermiş sonra ruhumun asma köprülerinden geçerek sevdanın cennetinde sonsuza dek sevişelim diye.
Şimdi, gün batımı bir yalnızlıktır seni düşünmek
Yanağımın karanlık kasabalarına yağmur yağarken
Bölsem yudumlara sevgini, ruhumda düğümlensen
İçimin yongasız ocaklarında ah, alevlere dönüşsen.
Senli düşünüşlerin yorgun omzunda dudakta ismin
Nabzımın lodosunda divane bir hüzün
Üryan sancıların derin boşluğundayım
Düşlerin çöllerinde üşüyor kaktüsler
Ruhumun heyelanında asi bir kadın
Ayaz yangınların ortasında bedenim
Seninle uyanmak yeni bir sabaha, yürümek birlikte yollarda, tozlu sokaklarda
Yabancı birine ‘günaydın’ demek, seninle aynı şehrin havasını içime çekmek
Su içmek kuşlarla su birikintisinden, seninle izlemek dağları, özlemek kırları
Bildik bir şarkıyı mırıldanmak birlikte, doludizgin atlar gibi çiğnemek yasaları
Seninle umut olmak tükenmişliklere, seninleyken, gülmek, hayata ‘ole’ demek
Bir şiirin ilk ve son dizesinde seninle yücelmek, mutluluğu çocukça ezberlemek
Derdini ummanlarda arayan bir halkın
Eskimiş dünlerle hesabı çoktan bitmiştir
İsimsiz sarılışların asude akışkanlığında
Firari bir bulut gibi sarılır çapulcu yüreğine
Gökyüzüne yumruk sıkarak, yağar kentlere
Sabırsız kurşunca ayrılınca namludan, ölümler ağıt olur
Delirmiş bir yağmurdur rüzgâr, firari ömre kurban bulur
Ateşin ellerine sarılmaktır aşk, sevgiyle biçimlenir har olur
Çoğul bir yön tabelasıdır sevda, sustukça dilimiz lal olur
Yaşama mayalanmış katkıların ateşlerine verince göğsümüzü bir mutluluk ısısı yayılır bedenimize, üşümüşlüğümüz gider. Sonsuzluk dağlarında güneş erken doğar her mevsim, soylu sevilerin kentlerine yağmur zamansız iner. Güneş kurutur damlayı, damla toprağa siner, gözümüzün güzüne turnalar kanat açar, her kanat vuruş yaşamak andını dilden dile biçimler.
Gecikmiş bir mektup kuşların gagasında
Vakitsiz düşlerin kıyımlarında yalnızım
Acımasız günlerin sınırlarına kar düşmüş
Yangın dağa ağmış, dalda çiçek üşüyor
Eksik bir sevişmenin dağılmış yatağında
Bütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Mavi bir iklimin içindeyim seninle
Seril yüreğime asil bir yazgı gibi
Dilinin o kıskanç yelesine tutunup
Bir düşün sıcacık yatağında
Seninle olmak vardı şimdi
Korkularla harmanlanmış vakitleri
Dizlerine yatırıp sevmek vardı




-
Ufkun Yaren
-
Ahmet Durgut
Tüm YorumlarBütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.