Sessizce sarı yapraklar düşerken,
Herkese bütün sonbaharlar erken.
Ecel bulur, “Daha zaman var.” derken,
Dudağın çatlar duadan, niyazdan.
Deme, bu ömür bitmez, yolum uzun;
İyi tanırım, cesurdun eskiden beri;
Şimdide kara kediden korkan olmuşsun.
Zulme, haksızlığa dayanmaz, direnirdin;
Baktım ki artık, zalime kalkan olmuşsun.
Güler yüzlü, konuşkan, hoş sohbet, tatlıydın;
Hiç doğmadı şu gönlüme gün,
Dünyam gece, gecemde zindan.
Vuslat yok, her anım hep sürgün,
Ümit bekledim en azından.
Dizinde yattım acıların,
Yola çıkmışız, hazırlan sen de.
Bir şeyler var mı, kara heybende?
Azrail dolaşıyor, ensende.
Geliyorsan ses ver, de hey bende.
Kimse dünyaya dikmedi kazık.
Harman olur, bakarsan ekine.
Gitme sen inadına, dikine.
Sabredersen, gül açar bahçende.
Yer vermezsen eğer, öfkeye, kine.
Adabını bil, muaşeretin.
Önem verme, pula ve paraya.
Haram katma, işine araya.
Zalim sultan,baş olsa saraya,
Ula dedo;kalamazsın dedi.
Sığınırsa,mazlum çadırına,
Cenaze namazını kıldık Kudüs’te,
Şu insanlığın, hem de her gün üst üste.
Binler yara var, parçalanan göğüste,
Utanıyorum, elimden gelmedi fayda.
Papatyanın sarısında bin ihtişam,
Yetmez oldu maaş, az gelir hasat,
Asil azdı, kayboldu şimdi has at.
Herkesin içinde yatar bir fesat,
Hoş gelmiyor davul sesi düğünde.
Mumla arar olduk,has eşi dostu,
Azrâil kapıya dayanırken,
Ruh ağlar durur, beden gülerken.
Zaman geçiyor, sanma ki erken,
Gel namazını kıl vakit varken.
Ömür geçer gider, vâesafâ,
Unut dünyayı; ne mal, ne mülk, arsa...
Burada kalacak her şey, ne varsa.
Deftere yazılır kim ne yaparsa,
Vardır elbet her işin bir hikmeti...
İmtihanı sen, savaş mı belledin?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!