Ve ayırırlar elbet bir gün,
En çok sevdiklerinden bile.
Başa çıkamaz, sürünürsün,
Karşı çıksan büyük güç ile.
Kırır kanadını, kolunu,
Kim verdi sana bu gözü, dili, kulağı?!
Kim taktı ağaca dal, meyve ve yaprağı…
Ak olur; Rabbim isterse katran karası!
Kim ilham etti örümceğe ipek ağı…
Nefis kepçedir, dünyada büyük bir kazan…
Halimizi arz ederiz bazan,
Uğramasın bize hiç sui zan.
Uygun gördü yazımızı yazan,
Kaderimiz böyleymiş, zahar.
Darda emanına imdat gelmez,
Meclis oturma, bir ayağa kalk.
Ora göndermedi mi sizi halk?
Acaba ne zaman aranır hak?
Şanlı tarihimizde zafer var.
Vekilsen duyguma ol tercüman,
İstemem ne övgü, ne de medh ü senâ;
Çoktan beri bozuldu nas’ta bu mîzân.
Sınıfta kaldı insanlık, durum fenâ;
Kayboldu ahlâk, bitti terbiye, îzan.
Bak, Hakk’a uymayan çaba gider boşa;
Tebessüm sahte, sözler yalandan,
Dostlar göçtü, medet yok kalandan.
En sonda oluruz kara toprak,
Bırakmaz dünya seni, sen bırak.
Kapanır göz, kesilir son nefes,
Su akarken;
Baba yaşarken sözü tutulur.
Suyun her yudumu;
Babanın her sözü faydalıdır.
Su seni kirden;
Baba seni günahtan korur.
Tamam;bundan sonra çorbama soğanda istemem
Görmemiştim,geçen kazayla olmuştu
Sehpanın ayağının kırılması
Biliyorum bu evde her şeye yer varda
Bir tek benim çatlak bastonum sıgmaz
Şu romatizmalarım biraz iyileşsin
 Susatan
Ben bağrı
Yanmışlara
Söndürmek için su satan
Güğüm güğüm
Bardak bardak
Geçip giden her anım, zehirli damla.
Alnıma yazılan bu kara sevdamla.
Yıllardan beri kapanmayan yaramla,
Dilimde adın  gibi, kutsal hece var.
Duymaz ki kimseler, ne kadar bağırsam,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!