tam da bu saatler de bölünüyor uykularım
göğe ulaşan o kırılgan sedanın
ortasında açıyorsun ansızın..
ana rahminden koparak doğduğun
o uzak topraklardan çıkıp
doyurup seni yutan şehre düşüyor yüzün..
uzunca adımların arşınlarken
fi tarihte fi yerleri
sana harfler bırakacağım
adımlarının hemen önünde,
posta kutunda zarfların arasında.
gelmesi,
çiçek güldürecek
zarif bir zamanı geciktirdik
biliyor musun?
narin bir tohum,
kısır bir gecenin çölkeş vaktinde
.....
yaralarımızın artıklarını
yastık altlarına koyup,
saklanmaya koşardı ayaklarımız.
bakışlarımız da gezen buğuyu
bilir, susardık..
..eski siyah beyaz günlerin içinden geçiyor kalbim..
kalbim yirmi ikinci sayfanın, yedinci satırında,
magurus marka bir minibüsün arka koltuğunda...
dikiz aynasının orta yerinde hüzünlü bi iklim açılıyor,
an da durulası, an durmalı...
..incelikli alınganlıklar, kaçamak mahcubiyetler, gösterişten uzak ipek elbiseler, özenli kravatlar..altmışlara kıvrıliyor direksiyon, tıkırdayan motor, havalı el freninin gırç gırçları sonunda duruyor..
...saman sarısı sayfalarda ruhum..
ruhum, soluk sarı rengin yeşile döndüğü trafik ışıklarından geçen amerikan bir dolmuşun
arka camında..
elimde sıkı sıkıya tuttuğum; kehribar kese kağıdına doldurulmuş leblebi tozunun, burnuma değil de gözüme kaçması gibi sisli bir bulut ardında bakışlarım..hareketli telaşların başkenti tahtakaleye uzanıyor ayaklarım..
...mahşer dedikleri kalabalık burası mıydı acaba?
her sokakta patiskalar, tüller, kap kacak, ,giysiler, bavullar... tüm dünyaya yetecek bi dolu eşya...yüzler hep bi heyecan hep bi tebessüm..
efkâr'a dilimiz varmamış
melânkoli demişiz,
iç çekişlerimizin
tutamadığımız ağırlığına,
kara safra olduğunu bilmeden.
katran kaynatmışız da
kıvrılan yolların
dolambaçları ile değil,
saklanması mümkün olmayan
mavi tebessümlerle baktınız da
biz mi kıstık yüreğin sesini?
mor yamaçlarda
temmuzun sonu,
gecenin, sehere kavuştuğu vakitti..
bir üveyik kuşunun
kanadında yüreğim,
gülüşünün kıyısından
geçiyordum..geçtim
kalabalıklar' dedim,
yalnızlık senfonisinin
tiradlara bölünüp,
ortalığa saçılması.
kısıtlı gökyüzünden kalmış
kesik soluklar.
Tam sevdiğim tarz, kendime çok yakın buldum yazım dilinizi..
Tam sakin bir zamanda, bacaklarını uzatıp, huzuru dinlerken okuyup, üzerine düşünülecek, kelimelerin dizimi analiz edilecek satırlar..
O sakin vakitlere kavuştuğumda, göz hapsime alınacaksınız :)
Bazı dizeler vardır, insanın yüreğine konar da oradan hiç inmez...
Senin kalemin, tam da böyle bir yerde durur bende.
Satırlarında saklı özlemi, suskun bir sevdanın dilinden dinler gibi okuyorum.
Her mısra, yüreğin ıssız sokaklarında yankılanan bir çağrıdır.
Ve ben, her kelimede ...
"Sevgili Özlem,
Şiirlerinde hissettiğim derin duyarlılık, kalbinin yumuşak dokunuşuyla hayat buluyor. Gözlemlerinin ve hislerinin bu kadar incelikle kelimelere dökülmesi, ne kadar özel bir ruha sahip olduğunu gösteriyor. Senin gibi içten ve iyi kalpli bir dostla şiir yolculuğunu paylaşmak büyük ...