biz kimsenin tarlasında kaz gütmedik, kimsede bizim kapımızda tavuğumuzu taşlamaya kalkışmasın...
Yürek tandırında pişirdiğiniz kalbi, yüreksizlere çiğnetmeyin.
Kalp nimettir, koruyun.
Her gece başka bir iltica,
Herkes bir yürekte mülteci.
Kimi tatlı, kimi acı,
Sense aşkın tecellisi.
Lütfedilen mutluluk, mah çemalin bahar.
Ruhum sana hasret, özüm sende yok olmak.
gece, şehrin kalbini öptüğü saatlerde
gönül pervazı çatlar
...ve bir şiir sızar
taa ayak parmaklarının ucu sızlar...
sen ki gönlümün pir sultanı
darağacımın yağlı uyganı.
seni mutlu etmek için
ben kendimden vazgeçtim.
en çok sen yakışıyorsun diye
tabiatı gözlerinin rengine boyadım.
Çiy çürüğü ömrüm bıçağı yağlar
Söylesem, denizler dağları yalar
Kanayan yarama ölümü sürsem
Bu müşkül halime musalla ağlar
al yazma bağlamış kakül üstüne
ırmak çağanları vurur yüzüne
kançiçeği sürmüş bal gülüşüne
hoyrat gecelere yazam ben seni...
selvinin boyundan endamın almış
Ne zaman kınası solgun sinemde kan çiçekleri ağarsa,
Ben o an gökyüzünü özleyen kuş yokuşlu sözler yazarım...
Uzun gecelerin uykusuz gülüşüdür kısa mısralarımız...
Bu yüzden acılarımız nihaventten hüzzama dönüşmüş...
Kangren olmuş Muhammed, İsa aşkına...
Ellerinin kan izleri boğazımda canlılığını korurken,
Sözlerin Zülfikar misali şah damarımı keserken,
Sen sussanda, ben susmayacağım mahşere dek.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!