başımı yaslamışım kendi omuzuma,
içimin kıvılcımlarını dinleyen biriyim...
çırpınışlarımı bir ben duyarım.
benim bulutlarım kahır yüklü,
son demlerini yaşayan
ve bir kâbus gibi yokluğuma ağlarım...
Sevdaya küstü kanlı düşlerim,
Soldu güz kokuşlu güllerim,
Yağmur yedi omuzlarım,
Bir su başı bulmak içindi eyleşmez dikişlerim...
Kuş göçü bir ülkede,
Akşam üstü boşluğuna düşerken gözlerim,
Sen yanık duygularımın körcesi,
Seni tanıdığım günden beri ve sen varken,
Cihanı karşıma aldım.
Uzuvlarım kaotik şehrin cenderesinde,
Sen en işlek caddesinde.
Sesin canımı acıtırken,
Sözlerim olmuş zefran nakışı,
O yar uzaklardan dinliyor beni.
Yollarım olmuş araf yokuşu,
Elinde testi su bekliyor beni.
Yasladım sırtımı zalim feleğe,
Şu dağların yücesine
Bülbül konar nicesine
Düştüm bir yâr pençesine
Kapısında kul eyledi
Gün dokunmuş allarına
ne kuz oldum, ne gölgeyim
yağmur vermez âsûmanım
gönüldür benim turabım
çeçten içre harmanım.
hal bilmezem, hal benim
Gecenin kara rengine, insanın namerdine güvenme...
Gece duygularından, namert sırtından vurur...
gözlerin karadeniz yüklü yağmurken,
benim çorağıma bir damla düşmüyor.
Gün gelir yaptıklarınız hissiz yüreklerden kara kalem çalışması gibi silinirken,
Ve gün gelir kaleminizin üzeri diş izleri ile dolarken, siz hissiz kalırsınız.
Bugünden sonra şiir edebiyatına son verdim,
Edeb_i hayata yolculuk hazırlığıdayım.
Meyvelerimin bazısı dalından kırıldı,
Bazısı kendi içini yiyerek kendi kendini bitirdi,
... Ve geriye ; silik hatıralarda acı geçmiş olarak kaldı.
Bavulumu topladım, bir kaç şiirimle birlikte bu şehirden ayrılıyorum.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!