dil ağrısı gönlümün sarı papatyası
yorgun yüreğimin cemresi
mahmur gecelerin kurşuni gökyüzü
hasretin güz yağmuru
körpe dudakların aşk şarabıyla ıslanırken
hummalı gözlerin ırak bu şehirden.
KESİN BIÇAK
Hançereme dayanmış keskin bıçak gibisin,
Tekbir'i eksik, amentü'sü abdestsız.
Mihrabına kurban olduğum kıblegah,
Kirpiklerimi süsleyen nihal,
Gözyaşın yüreğimi burkar.
Mahinur,
Miski amber,
Lebiderya,
yaralı bir kuzgun çığlığı gibi
firûze kızılı buluttan aktın.
sözlerin kirmen kırığı gibi
divane gönül dilinden aktın.
durağan ırmak memesi gibi
nefsimi taşa çaldım, etmedim fikir
kalbimde Hayy'ım var, dilimde zikir
şu gönül bahçemi divan eyledim
süfli sözlere susum, git artık kibir.
çiğ üşütür, kar tutar çiçeğim, dalım yar
melali nuşdayım, ayrı düştü senli yollar
maksudunu ararsa ol kehribar gözler
kızıl bir yangının tam ortasındayım
seni anlatıyorum, kifayetsiz sözler.
daha onsekizimdi terk ettim yurdu
yaşımı sorarsan elliyi buldu
içimi kemirir kuzusu, kurdu
nasıl anlatayım daha kendimi.
terk-i diyar ettim can Erzurum'u
Kanadı Kesik
Kimliksiz bir göğ kurşunla vurulmuşum.
Şehrin üzerine yağan çığlık sesleri kesilmişti.
İki kanadım da kesik, yorgun bir halde,
Bir duvar çivisine asılmıştım.
Karlı dağlar ardında gamzeli zül hal saklar
Feleğin bahçesinde gül açar, gonca susar
Bendeki kimliksiz aşk, yazdıkça yara açar
Rüzgâr benim,kül benim,savruğum ölüm kusar
kimse bilmez ;
kuru dallarımı lodosun nasıl talan ettiğini
kurak yazıda mevsimsiz çürüdüğümü
içimin kuş donduran ayazına aldırma
kimse bilmez benim nasıl öldüğümü...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!