Bu dünya ocağında pişmedi yürek aşım
Dikeni gül eyledim, gülmedi öksüz başım
Kırgın değilim haşa, helaldir ekmek, aşım
Vefay-ı ikrar için gelmiştim, gidiyorum
git !!
bende, sana ait ne varsa ateş-i hicran, sen yok
farzet içim gayya çukuruydu yandım-söndüm.
benim dünyamda artık bir mezartaşın bile yok,
seni, ölümün göz ile yaş y/arasına gömdüm.
gitme ;
gidersen, şafaklar tutuşur, gün ikiye bölünür
menekşeler üşür, asûmanın rengi siyaha dönüşür,
bulutlar kanadında gözyaşı taşır, mevsimin al'ı çöle dönüşür.
gidersen ;
okyanuslar taşar, gece ölü şiirler doğurur,
Nasıl anlatayım bilmem ki
Firûze mavisi matemi...
Güneş karlı dağlar arkasına, acı yüreğe düştü.
Yansa da içim, gözler bulut
Ocak ayazı şimşek koparır hıçkırıklarımdan
Ben hiç büyümedim ki
Git !!
Git ne olur, git...
Gitmenin vakti gelmişken,
Daha fazla kırmadan,
İçimdeki ateş sönmeden
Git...
kimliksiz bir gurur taşırken omuzlarımda
fecirler sökerken asüde huylu nefesimde,
sadrıma yuvalanmış kanadı kırık kuş uçmuşken,
boy aynaları hüznünden çatlamışken,
her gece yeni bir ayrılık doğururken arsız geceler
şiir şiir sönerken aşk alevleri,
Ölümün de yaşamın bir parçası olduğunu gittiğin gün öğrendim...
Nazların nergis yeşiliydi deli
Bahar gelmez oldu gittin gideli
Bir düş kırığı, bir seher yeli
Kuşlar uçmaz oldu gittin gideli
Dağları üstüme yıkıp gittin ya bundan sonra kıblen yüreğim olsun yüreğim olsun...
gece şiire sancı çekerken,
sana kuşlar uçururum göğüs kafesimden.
gittiği yönü söylese kuşlar,
gök iner denizle sevişir,
İstanbul aşk doğurur,
akrep gözünde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!