Ne bahar deltası, ne gök mistisizmi
"Yağmur", benim biricik kızımın ismi
sağalan ırmak akıntılarında
ağlayan şiirin gözyaşlarını sana yazıyorum
kuş göçüyle, deniz girdabıyla
ikrarından dönmüş derviş mahçubiyetiyle...
ısıt yüreğini
özledim de
Sükûtum, kör bıçak yarası gibi çekilirken darağacına,
Bir kızıl saçlı şafak doğar göğün yamacına...
Ben seni yazarım göç eden gecenenin kara gözüne,
Ölümü anlatan ayetler gibi,
Peygamber aşığı beyitler gibi,
Güle müptela bülbüller gibi...
dalları çiçeğe gebe baharlar gibi
hiç ummadığım bir gece kalkıp gelsen bana.
ateşten azledilmiş bir mum gibi
yarı yanmış kelimelerle şiirler yazsam sana.
Bu zalim felekten nedir çektiğim
Çiçeklerim soldu, karanfille gel
Gönül koyma bana, küsme sevdiğim
Bulutlarım yorgun, yağmurlarla gel
Dağlarım kar boran, baharım gelmez
Benim hiç yağmurlu şiirim olmadı,
Ne zaman yazmaya başlasam gözlerimi sel bastı
Bu mudur dedim, bu mudur talihim
Gökten bulut, gözden tomruk tomruk yaş dökülür...
Âh Hakkı üstad
Zannetme hayat güllük gülistanlık
zerreye hükmeden hak'kın gözüdür
yetmişbin âlem onun yüzüdür
aynaya akseden benim yüzümdür
benim gördüğüm senin yüzündür.
subhun felahında sübhandır nurun
bezenir ism-î âzâm'la irfan-ı sabrın
muhannet kapısına muhtaç eyleme
kıblesi kâbe'ndir, şol dîvân-ı kasr'ım.
Yırtık bir perdedir "Yahova" edepsizliği
Ahlâki şiar etmiş, bırakmaz şerefsizliği
İblis'e kanat takar siyasi mühendisliği
Ömür yetmez, çözemezsin siyonistliği
Kurşun yemiş kuşların diyarıdan geliyorum
Bana gecenin kara yüzünden bahsetmeyin.
Ben yaralarımı kendim sarmışım
Güneşin yalancı gülüşüne ihtiyacım yok.
Gemileri yaktım, gerekirse denizleri de yakarım...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!