Bazen elif, bazen vav olan kul'a,
Yarısı çamurdur, yarısı sudur dünya,
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya,
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünya.
Gönlümü gezdirdim, meali öz'de,
Dünya dedikleri Yusuf'un kuyusu...
Kimi çok sever aklını kaybeder, kimi de arar kendini bulur...
Aha geldim gidiyorum
Gördüğüme gülüyorum
Dünya denen şu mereti
Kıldan çorap örüyorum
Düzemeden daha beşi
Sineyi yurt tuttu kan baykuşları
Göç edip giderken eylül kuşları
Daha aşamadan bu yokuşları
Bir durgun ırmağa sızar giderim
Derdi derdest ettim gömdüm sineye
Hele şu dar günler bir geçsin hele
Ne allar açacak morun üstüne
Ektiğim fidanlar boy versin hele
Ne kuşlar konacak kolun üstüne
Kızılcıklar kızıla bir dönsün hele
Bırak yağmur duru yağsın
Gök ne senin, ne de benim
Damla gözün, atlas ağzın
Göl ne senin, ne de benim
Herkes kırılmıştır mutlaka bir yerden,
Kimi belden, kimi bilekten,
kimisi taa yürekten.
Ama kırılmıştır mutlaka,
Belki bir acı sözden, belki terk edilmekten.
Kırılıyor işte,
Düş kırıklarını siyaha boyarsan gece,
Güneşe tutarsan aşk,
Hüzne sararsan eylül,
Gözyaşıyla yıkarsan şiir olur...
aşk yüksünen geceye
kandil asmış heceye
su serpiyor gülceye
zühre yıldızı gözlerin
şeker olmuş şireye
sevmedin demiyorum, üzerimde hakkın kalır.
ahh o düşmanın gibi öldürüşünü unutamıyorum...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!